MAHKEMESİ : BOZÜYÜK 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 25/10/2013NUMARASI : 2013/226-2013/345Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; 09.06.2011 tarihinde kesinleşen karar ile müvekkili lehine aylık 200 TL yoksulluk, müşterek çocuklar lehine aylık 150'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini ancak dava tarihinde bu nafakaların davacı ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını iddia ederek, her bir nafakanın ayrı ayrı 500'er TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, Vize Aile Mahkemesinin 2011/80 Esas ve 2011/52 Karar sayılı kararıyla tarafların ortak çocukları N. S. ve P. S. için takdir edilen 150,00'şer TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren N.S. için 250,00 TL arttırılarak aylık 400,00 TL'ye çıkarılmasına, P.S. için 300,00 TL arttırılarak aylık 450,00 TL'ye çıkarılmasına, davacı için takdir edilen aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 150,00 TL arttırılarak aylık 350,00 TL'ye çıkarılmasına karar verilmiş, verilen karar davalı tarafından temyiz edilmekle Dairemizin 2013/2230 E.-3761 K.sayılı ilamı ile sair temyiz itirazları reddedilerek, yoksulluk nafakasının yüksek oranda arttırıldığından bahisle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; çocuklara fiilen halen bakan kişinin davalı baba olduğu anlaşıldığı gerekçesi ile çocuklar için talep edilen nafaka artışı talebinin reddine, davacı kadının ise 20.10.2013 tarihinde evlendiği, 4721 sayılı yasa 176/3 maddesi gereği yeniden evlenen kişinin yoksulluk nafakasının son bulması gerektiği anlaşıldığından nafaka artışı talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; 1) Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.Somut olayda mahkemece, bozma ilamına uyulmakla bozma kararı kapsamı dışında kalan iştirak nafakaları yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu kerre iştirak nafakası yönünden davacı aleyhine olacak şekilde karar verilemez.2) Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. TMK.’nun 176. madde hükmü de gözetildiğinde yoksulluk nafakası davacının evlenme tarihi olan 20.10.2013 tarihi itibariyle kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Ne var ki dava tarihi olan 19.07.2012 tarihinde davacı henüz evlenmemiştir ve daha evvel hükmedilen yoksulluk nafakasının arttırılmasını istemesinde de bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece yapılacak iş, bozma ilamına uyulduktan sonra davanın açıldığı tarih ile davacının yeniden evlendiği tarih arasındaki süre için davaya konu yoksulluk nafakasının TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması olmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.