Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11681 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4628 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MİLAS 2. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 11/11/2013NUMARASI : 2013/255-2013/886Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; davalının açtığı boşanma davasının reddedilerek kesinleştiği, ardından davacı tarafından açılan tedbir nafakası davası ile müvekkili lehine 250 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, ancak bu miktarın müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını iddia ederek, 250 TL nafakanın 1.000 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçeleri ile; yaklaşık 14 aydır 250 TL nafaka ödemesi gerekirken, müvekkilinden yaklaşık 500 TL tahsil edildiğini, emekli aylığından bu miktar nafaka ödeyerek zor duruma düştüğünü, iş bu davanın açılmasından sonra davacı aleyhine boşanma davası açtıklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; iş bu nafaka arttırımı davasının Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2013/644 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davasının fer'i niteliğinde olduğu ve her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, davalı vekilinin de her iki dosyanın birleştirilmesine yönelik talebinin de bulunduğu gözetilerek HMK'nun 166/2-4 maddesi gereğince iş bu dosyanın Kayseri 3.Aile Mahkemesinin 2013/644 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK. nun 166/2. maddesine göre; “Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.Somut olayda; eldeki dava Milas Asliye Hukuk Mahkemesinde (Aile M.S.), boşanma davası ise bundan sonra Kayseri Aile Mahkemesinde açıldığına göre, bağlantı sebebiyle birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkemeden istenebileceği ve birleştirmeye bu mahkemece karar verilebileceği nazara alınmadan, birleştirmeye karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bundan ayrı, ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.