Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11657 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4265 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : BİSMİL ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2014NUMARASI : 2014/796-2014/1001Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2014 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocukları bulunmadığını, davacının telefon tartışması nedeniyle davalı eşi ve kayın validesi tarafından evden kovulduğunu ve babasının evine sığındığını, davalının davacıya maddi katkı sağlamadığını, davacıyı sebepsiz yere evden kovduğunu, davalının maddi durumunun çok iyi olup kendisine ait gayrimenkulleri davacıdan mal kaçırmak amacı ile yakın akrabalarına devrettiğini belirterek, davacı lehine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile aylık 1.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hiçbir haklı sebebi yok iken kendi isteğiyle ailesinin yanına gittiğini, tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için dava tarihinde tarafların birlikte yaşama durumunun devam ediyor olması gerektiğini, tarafların dava tarihinde ve şimdiye kadar ayrı yaşadıklarını, bu nedenle nafakaya hükmedilmesinin mümkün olmadığını, davacının evden kovulmadığını, gün içinde davalının davacıyı defalarca aradığını, telefonun meşgul olması nedeniyle davalının davacıya ulaşamadığını, bunu davacıya sorması üzerine ise davacının cevaben “seni ilgilendirmez benden hesap soramazsın” diyerek ailesine haber verdiğini ve kardeşinin gelerek davacıyı baba evine götürdüğünü, davalının birlikte yaşam için barış girişiminde bulunduğunu, davalının annesi ve babasını da alarak davacının baba evine gittiğini, davacının annesi ve babası ile konuşarak eve dönmesini istediğini, davacının anne ve babasının ise kendilerini evden kovduklarını, davacının boşanmak istediğini kendilerine ilettiğini, yine anlaşmalı boşanma için davacı ve ailesinin altınları aldıktan sonra protokolü imzalayacaklarını beyan etmeleri karşısında 70.000 TL tutarındaki altınların davacı ve ailesine verildiğini, ancak altınları almalarına rağmen boşanma protokolünü de imzalamadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı tarafa delillerini bildirmesi için verilen iki haftalık ihtaratlı kesin süreye rağmen bu süre içerisinde davacı tarafça delil bildirilmediğinden davanın ispatlanamamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ayrı yaşamda haklılığa dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir . TMK.nun 197. maddesi uyarınca, ayrı yaşamda haklı olan eş diğerinden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği karı-koca birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK.md.186/son).Nafaka takdirinde, tarafların ekonomik durumları tam ve sağlıklı araştırılıp, gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına ve TMK 4.md. vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda; mahkemece her ne kadar verilen kesin süre içerisinde davacı vekilince delil listesi bildirilmediğinden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin 31.10.2014 tarihli celsesinde verilen iki haftalık kesin süre içerisinde, 07.11.2014 tarihinde davacı vekilince tanık listesinin dosyaya sunulduğu, sunulan tanık listesinde hakim havalesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece davacı vekilince süresi içerisinde delil listesi bildirildiğinden davada tedbir nafakasının şartlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi yönünden davacı vekilince bildirilen tanıklar da dinlenmek suretiyle değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.