Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11654 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18782 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ARTVİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2014NUMARASI : 2007/232-2014/332Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacının murisi B... Y... M...'ün vefatından sonra 16.10.2007 tarihinde açılan vasiyetnamesinin medeni kanunda yer alan vasiyetnamenin iptalini gerektiren koşulları taşıdığından vasiyetnamenin iptalini talep ettiklerini, davacının babasının vasiyetnameyi düzenlediği tarihten önce davalının zorlama ve korkutması neticesinde söz konusu vasiyetnamenin hazırlandığını, vasiyetnamenin miras bırakanın hür iradesini yansıtmadığını, her ne kadar vasiyetname düzenlendiği sırada miras bırakanın vasiyetname vermesine engel bir durumun bulunmadığı psikiyatri uzmanı tarafından belirtilmiş ise de miras bırakanın vücut sağlığının yerinde olmadığını, baskı altında vasiyetname düzenlemek zorunda kaldığını kanıtlayacaklarını, murisin vasiyetname düzenlediği sırada hukuken geçerli sayılacak yeterliliği bulunmadığını, yine Artvin Noterliği'nin 22.05.2005 tarih ... yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi incelendiğinde davacının murisinin Artvin merkezinde bulunan taşınmazlarının önemli bir bölümünü davalıya, Artvin merkez T... Köyü'nde bulunan ve diğer kardeşleri ile hisseli olan taşınmazlarını ise davacıya bıraktığını, davalıya bırakılan taşınmazların değerinin davacıya bırakılan taşınmazların değerinden çok yüksek olduğunu, yapılacak keşif neticesinde taraflara vasiyet edilen taşınmazların değerleri arasında fahiş bir farkın olduğunun görüleceğini,vasiyetnamenin medeni yasa hükümlerine aykırı olarak yasada yer alan saklı pay kuralı ihlal edilerek düzenlendiğini, bu nedenlerle öncelikle haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlenen vasiyetnamenin iptalini talep ettiklerini,vasiyetnamenin iptalini gerektirecek koşulların bulunmaması halinde saklı pay oran ve miktarının tespiti ile saklı payı aşan vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının 16.10.2007 tarihinde açılan murislerine ait vasiyetnamenin kendisinin zorlaması ve korkutması sonucu yapıldığını iddia ettiğini, ancak söz konusu murislerine ait Artvin Noterliği'nin 22.06.2005 tarih ve .... yevmiye numaralı vasiyetname incelendiğinde görüleceği üzere vasiyetname ekinde 22.06.2005 tarihli Artvin Devlet Hastanesi Baştabipliği'nce verilmiş olan murisin o anki sağlık durumunu gösterir raporun bulunduğunu,yine düzenlenen vasiyetnamenin noter huzurunda ve tanıklar K... G.. ile M... P...'ın huzurunda düzenlendiğini, kaldı ki bu vasiyetnameden kendisinin haberinin olmadığını,Artvin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/249 E.sayılı dosyasının incelenmesinden anlaşılacağı üzere davacının bu dosyada verdiği 16.10.2007 tarihli beyanında murisleri olan babalarının tanzim ettirdiği vasiyetnameden haberi olduğunu belirttiğini, bunun dahi murisin sağlığında hür iradesiyle baskı ve zorlamaya tabi olmadan vasiyetnameyi düzenlediğinin göstergesi olduğunu,yine baskı ve zorla tanzim ettirilmiş olan vasiyetnamede davacıya hiçbir taşınmazın bırakılmaması gerekeceği de göz önüne alındığında davacının iddialarının asılsız olduğunu gösterdiğini, 22.06.2005 tarihli vasiyetnamede davacıya babası tarafından bırakılan taşınmazların haricinde birçok taşınmazını ve menkulünü hiç kimseye vasiyet etmeden miras olarak bıraktığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece;davacı vekilince vasiyetnamenin iptali talep edilmiş ise de; somut olayda bu şartların oluştuğunun ispat edilemediğinden vasiyetnamenin iptali talebinin reddine; davacı vekilinin tenkis talebine ilişkin olarak ise, yapılan keşifler ve tespitler ile murisin vasiyetname kapsamına almış olduğu mal varlığını neredeyse eşit olarak vasiyet ettiği, vasiyetname dışı kalan taşınmazlarının ise zaten yasal olarak davacı ve davalıya eşit olarak kalacağından davacının saklı payının ihlal edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Tarafların murisi B...Y... M..., 1932 doğumludur. Noterden (resmi) düzenlediği 22.06.2005 tarih .... yevmiye nolu vasiyetname ile “maliki olduğu Artvin ili, m.... ilçesi, O...mahalle, M... Ş... cad. mevkiinde kain tapunun .... P.a pafta, ... ada ... parsel numaralarında kayıtlı bahçeli kargir 3 katlı ev vasfındaki 500 m2 yüzölçümlü ana gayrımenkuldeki 102/500 arsa paylı zemin kat ... nolu bağımsız bölümdeki işyerini,aynı ana gayrımenkuldeki 1 nolu bağımsız bölümdeki zemin kat 27/500 arsa paylı işyerini,yine aynı ana gayrımenkuldeki 2 nolu bağımsız bölümdeki zemin kat 34/500 arsa paylı işyerini,aynı ana gayrımenkuldeki 7 bağımsız bölüm nolu ....kat 94/500 arsa paylı meskenini,aynı ana gayrımenkuldeki 6 bağımsız bölüm nolu ....kat 94/500 arsa paylı meskenini davalı A.. M..'e vasiyet ettiği;Artvin ili,m... ilçesi,T...Köyü,H... civarı mevkiinde kain ... parsel nolu 1835 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki gayrımenkuldeki 14/16 hissesinin tamamını, Artvin ili, m...ilçesi T... Köyü Ç.... mevkiinde kain ... parsel nolu 170 m2 yüzölçümlü hane vasfındaki gayrımenkuldeki 14/16 hissesinin tamamını, Artvin ili,m... ilçesi,T... Köyü K... mevkiinde kain ... parsel nolu 2995 m2 yüzölçümlü tarla vasfındaki gayrımenkuldeki 14/16 hissesinin tamamını, Artvin ili,m... ilçesi, O... mahallesi, M... Ş... cad.mevkiinde kain ... P- a pafta,30 M-d ... ada ... parsel nolu 1967 m2 yüzölçümlü bahçeli ahşap iki katlı ev ve kargir bir katlı ahır vasfındaki gayrımenkulde bulunan 1929/10650 hissesinin tamamını, murisi babası İ... M...den diğer vereseler meyanında kendisine de intikal ve tescilleri yapılmamış olan Artvin ili, m... ilçesi, O...mah. M... Ş...cad. mevkiinde kain .... kütük sayfa no:... Md pafta, ... ada ... parseldeki 588 m2 yüzölçümlü bahçe vasfındaki gayrımenkuldeki hak ve hissesinin tamamını davacı G.. Ş..'na vasiyet ettiği, vasiyetnamenin Artvin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/249 E. 2007/312 K. sayılı dosyasında 16.10.2007 tarihli kararı ile usulüne uygun olarak “Açılıp okunmasına” karar verildiği ve bu davanın ise 22.10.2007 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. TMK'nun 557. maddesinde ölüme bağlı tasarrufların iptali sebepleri sınırlı(tahdidi) olarak belirtilmiş, dava konusu vasiyetnamenin iptali yönünden maddedeki iptal sebepleri gerçekleşmediğinden mahkemece vasiyetnamelerin iptali talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Tenkis talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince;Tenkis davası, TMK'nun 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. (G.Antalya, Miras Hukuku, İstanbul, 2003, s.305). Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır (H.Hatemi, Miras Hukuku, İstanbul, 2004, s.23).Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır (TMK.md.570).Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi için, kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesi gerekir. Bunun için tereke ile ilgili bütün kayıt ve belgeler dosyaya getirtilmelidir. Murisin temlik dışı taşınmazların tapu kayıtları ve diğer belgeleri mahkemece re'sen tespit edilir (Yargıtay 2.HD.23.06.2005, 8487-9834)Mirasbırakanın saklı payı zedeleyip zedelemediği "net tereke" üzerinden hesaplanır. Net tereke ise, terekenin aktifinden terekenin pasifin indirilmesi ile bulunur. Terekenin aktifi; mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile denkleştirmeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Terekenin aktifini, temlik edilenler ile temlik dışı bırakılan mal varlığı değerleri oluşturmaktadır. Temlik edilen ve temlik dışı olan taşınmazların değeri mirasbırakanın ölüm tarihindeki bedelleri esas alınarak hesaplanır.Saklı paya elatmanın doğru olarak belirlenmesi için temlik konusu olmayan, mirasbırakana ait her türlü mal varlığı değerinin saptanması gerekir. Bunun için taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılması zorunludur(Yargıtay, 2.HD,15.11.2001, 14464-15834).Terekenin pasifini TMK'nın 507/2.maddesinde açıklandığı gibi, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazım giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri oluşturmaktadır. Terekenin pasifleri hesaptan indirilir.Net tereke bu şekilde tespit edildikten sonra davacıların net tereke üzerinden miras payı bulunur ve daha sonra saklı payları belirlenir. Ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetnameler) mutlak tenkisine tabi tasarruflardır.Bu durumda davanın TMK'nun 565.maddesi gereğince tenkis hükümlerine göre incelenmesi gerekir. Tenkiste, tasarrufa konu malın paylaşımı yönünden araştırma yapmak için sabit tenkis oranı belirlenmelidir.Sabit tenkis oranı, 11.11.1994 gün ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "tasarrufun tümünün değeri ile davalılara yapılan fazla teberru arasında kurulan orandır". Sabit tenkis oranı ile el atılan saklı payın, tasarrufun değerine oranı ile bunun her davalıya yapılan tasarruf tutarları yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.İkinci olarak, temlike konu malın kıymetine noksan gelmeden bölünmezliğinin mümkün olup olmadığı saptanır.Tasarrufa konu mal, sabit tenkis oranında bölünebilir ise bu kısımların bağımsız bölüm olarak taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Eğer, tassarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıkar ise bu defa MK. madde 564'de öngörülen tercih hakkı gündeme gelecektir.Davalıya MK. 564.maddesi uyarınca seçimlik hakkı mahkemece kullandırılır. Seçimlik hakkının kullandırılması davalı duruşmada hazır ise, mal seçip para ödemeyi mi, yoksa mal verip almayı mı tercih ettiği mahkemece sorulmak suretiyle, davalı duruşmada değil ise kendisine bu konuda meşruhatlı davetiye çıkartılmak suretiyle yapılır.Daha sonra ise yine mahkemece usulen bilirkişi iştirakı ile ikinci kez yapılacak bir keşif ile seçim hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri saptanır.En son olarak da seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, her bir davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet her bir davacı bakımından tenkis hesabı yapılır.Somut olayda,mahkemece kazandırmaya konu tereke ile kazandırma dışı terekenin tespiti yönünde ilgili tapu kayıtları dosyaya alınmış,mahallinde mahkemece ve talimat mahkemesince davaya konu taşınmazların değerlerinin tespiti yönünde keşifler yapılmış ve bilirkişi raporları alınmıştır.Ancak ,mahkemece yukarıdaki ilkeler ışığında, tenkis konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmadan kendi yaptığı değerlendirmeye göre davacının saklı payının ihlal edilmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.HMK.nun 266.maddesi uyarınca "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir; hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez."Bu durumda, mahkemece; uyuşmazlığın hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmadığından yukarıda açıklanan usüllere uygun olarak bilirkişi raporu alınması, düzenlenecek bilirkişi raporu ile net tereke hesabı üzerinden sabit tenkis oranı belirlenerek, bu sabit tenkis oranına göre tasarrufa konu malın bölünemeyeceğinin tespiti halinde, bu aşamadan sonra ise seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet tenkis hesabı yapılarak, davacı bakımından saklı payına tecavüz olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.