Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11653 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12697 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde;davacı aleyhine İstanbul Anadolu 24.İcra Müdürlüğü'nün 2011/9551 Esas sayılı dosyası ile birikmiş nafaka alacağına ilişkin olarak icra takibi yapıldığını,söz konusu icra dosyasına davacı tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığını,kalan kısmın da davacı tarafından ödenmek istenildiğini; ancak, icra dosyasında kapak hesabının yanlış yapıldığını ve toplam 56.225,93 TL'lik borç çıkarıldığını, nitekim takip tarihi olan 26.10.2011 tarihine kadar olan birikmiş nafaka borcunun 31.900 TL olduğunu; yine, davacı tarafça arada yapılan ödemelerin de mahsup edilmediğini belirterek; icra dosyasına 30.05.2009 tarihinden itibaren arada yapılan ödemelerin de mahsup edilmesi ile gerçek dosya hesabının yapılması suretiyle icra müdürlüğü tarafından yanlış ve fazla hesaplanan 24.325,93 TL'nin ve tespit edilecek fazla borcun iptali ile davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde;icra mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu,davacının dosya borcunun tamamını ödemediğini,icra dosyasındaki kapak hesabı ile icra mahkemesince alınan bilirkişi raporu arasında ciddi çelişkiler olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece;davacının talebinin takip dosyasında icra müdürünün yaptığı kapak hesabına itiraz niteliğinde olduğu ve bu şekli ile icra memurunun işlemini şikayet niteliğinde bulunduğu; İcra İflas Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca icra takip dosyasındaki hesap tablosunun doğru olmadığına yönelik bu itirazın icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, talep edilen birikmiş nafaka alacağından borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. ./..-2-Somut olayda;davacı, İstanbul 24.İcra Müdürlüğü'nün 2011/9551 Esas sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka alacağının tahsiline ilişkin olarak hakkında icra takibi yapıldığını,icra dosyasına farklı zamanlarda bir kısım ödemeler yaptığını,ancak takip dosyasında kapak hesabının yanlış yapılması suretiyle tarafına 56.225,93 TL'lik borç çıkarıldığını; hesaplamanın yanlış olduğunu ve toplam borcun 31.900 TL olması gerektiğini ileri sürerek, davalıya bu miktarda borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir.Dosya kapsamında yer alan İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/380 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde ise;taraflarının aynı olduğu,davanın icra işlemini şikayet niteliğinde bulunduğu,davadaki talebin ise eldeki dava dosyasındaki talep ile aynı nitelikte bulunduğu ,yapılan yargılama neticesinde ise alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve söz konusu kararın Yargıtay 8.H.D.'nin ilgili ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.İcra mahkemesinin şikâyet üzerine verdiği karara karşın aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı sebebe dayanılarak genel mahkemelerde dava açılabilir.Bu kararlar hakkında genel mahkemelerde dava açma hakkının mahfuz olması nedeniyle de bu kararlar kesin hüküm teşkil etmez.(HMUK m.237-6100 sayılı HMK m.303/1 )Mahkemece, her ne kadar, İcra İflas Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca icra takip dosyasındaki hesap tablosunun doğru olmadığına yönelik itirazın icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği gerekçe gösterilerek davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; davacı talebinin, davaya konu edilen birikmiş nafaka borcuna ilişkin olarak, davalıya, borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu ve Aile Hukukundan kaynaklandığı; bu şekli ile de yargılamada Aile Mahkemesi'nin görevli olduğu kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar da gözetilmek suretiyle,davanın birikmiş nafaka alacağına yönelik menfi tespit istemine ilişkin olup; uyuşmazlığın çözüm yerinin Aile Mahkemesi olduğu gözetilmek suretiyle, aynı konuda ve aynı taraflar arasında görülüp karara bağlanan ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/380 Esas 2014/665 Karar sayılı dava dosyasının da değerlendirilmesi suretiyle; işin esasına girilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.