Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1165 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3618 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının kullandığı taşınmazların üzerinden davalı kuruma ait elektrik hattının geçtiğini, hattın bakımsız olduğunu, tellerin yere yakın olduğunu, kıvılcım oluştuğunu, yangın çıktığını, ürünün tamamının yandığını, müvekkili davacının zarara uğradığını ileri sürerek; 10.000.00 TL'nin dava tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; hattın sadece davacıya enerji sağladığını, yakında bulunan anız yangınından kıvılcım sıçramış olabileceğini belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 8.501.50 TL'nin dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. (G.Antalya B.Hukuku Genel Hükümler C.1.2012.İst.sh.533.535.)Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası'nın 58. maddesi gereğince; "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." (TBK. 69.maddesi). Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.Mahkemece, hükme dayanak alınan, elektrik mühendisi ile ziraat mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; arpa ekili ve hasat edilmemiş taşınmazlarda oluşan yangının birbirine yakın tesis edilen iki enerji nakil hattının bulunduğu alanda alçak gerilim hattının ahşap direklerinin yana yatmasından,salınımı artan tellerin rüzgar ile birbirlerine teması ile kıvılcım oluşmasından çıktığı, zarar gören alan ve tarih itibari ile zararın 8.501.50 TL olduğu belirtilmiştir.Aynı olay ile ilgili olan ve dava dışı yüklenici firma çalışanlarının taksirle yangına neden olma suçundan yargılandığı kamu davası dosyasına sunulan ve elektrik mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda ise; elektrik dağıtım şirketinin tali, aralarında davacının da bulunduğu müştekilerin tarımsal sulama kuyularına çektikleri özel hatlar ve direkler nedeni ile asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi aracılığı ile yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ilişkin; davacı açısından ise, yangın olayındaki bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle açıklandığı, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna rapor hazırlatılarak, varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.