Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11633 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11972 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 18/04/2014NUMARASI : 2014/122-2014/151Taraflar arasında görülen tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesi ile; B. Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 18/01/2013 tarih ve 61 sayılı, "...davalıdan alınan ve kullandığı elektrik ücretine ek olarak faturasına yansıtılan kaçak/kayıp ve PSH okuma bedellerinin iptali ile 2011/1, 2011/2, 2011/3, 2011/4, 2011/5, 2011/6, 2011/7, 2011/9, 2011/10, 2011/11, 2011/12 ve 2012/1 dönem faturalarda tahakkuk ettirilen kayıp kaçak bedeli olan toplam 9.462,56-TL'nin tüketiciye iadesine," dair kararının yasaya aykırı olduğunu belirterek, iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; daha önce alınan bedellerin geriye dönük olarak hesaplanarak tüketiciye iade edilmesi konularında muaraza çıkmış olup bu uyuşmazlığın miktarı (9.462,56 TL) olduğundan ilam değil Tüketici Mahkemesinde delil niteliğinde olabileceği, bu kararın iptalini istemekle hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, karar Dairemizin 05.12.2013 tarih ve 2013/15207 E.- 2013/17407 K. sayılı ilamı ile bozularak “...dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının taraflar arasında abonelik sözleşmesi nedeni ile davalının kayıp-kaçak kullanımı, PSHS okuma bedelini ödeme yükümlülüğü altında olup olmadığı konusunda çıkan muarazanın men'ini diğer bir deyişle çekişmenin giderilmesini istediği anlaşılmaktadır. Hukuki yarar dava şartı olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Açıklanan bu durumda mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.6100 sayılı Yasanın 25, 31, 119.maddeleri gereğince; mahkeme açılan bu davayı aydınlatmalı, tüketici sorunları hakem heyeti kararını delil olarak kabul etmeli, bu davayı alacak davası (eda davası) olarak görmelidir.Mahkemece; anılan ilkeler ışığında esasa girilip doğacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde, hüküm tesisi doğru değildir” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde kayıp-kaçak bedeli ve diğer bedellerin uygulamasının yasa ve yönetmeliklere uygun olduğu, tüketiciler içinde haksız şart teşkil etmediği, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dairenin önüne gelen uyuşmazlık, davacının davalıdan kayıp-kaçak, trafo kaybı ve sistem kullanım bedeli isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.Davacı kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları fâaliyetleri ve bu fâaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında bir bedel tahsil etmişlerdir.Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.Hem bu hâl, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir.Bununla birlikte nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak, trafo kaybı ve sistem kullanım bedellerinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.)Hâl böyle olunca mahkemece; yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak, davacının kayıp-kaçak, trafo kaybı ve sistem kullanım bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.