MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; davacı ile davalıların arsa ortaklığı yaptıklarını, en son birlikte ...... Mah., 974 ada, 1 nolu parseli satın aldıklarını, gayrımenkulün yarısının davacıya, yarısının ise davalıya ait olmak üzere ortak olduklarını, ancak gayrımenkulün tapusunun davacı adına kayıtlı olduğunu, aradan 16 yıl geçtikten sonra taşınmazı satmaya karar verdiklerini ve davalıların hissesinin davacının alması konusunda anlaştıklarını, davacının tapu suretini davalılara vererek değerini hesaplatmalarını istediğini, davacının aradan uzun zaman geçtiği için tapunun yüzölçümünü hatırlamadığını, davalılarında, davacının iyiniyetini suistimal ederek tapuda ortak oldukları arazi 796 m2 olmasına rağmen bu durumu kasten gizleyerek davacıyı kandırma amacı ile hareket ederek tapunun 8.823 m2 olduğunu söylediklerini, hile ile tapunun malik kısmındaki hisse miktarını gizleyerek 796 m2 üzerinden arsanın değerinin hesaplanması gerekirken tamamı olan 8.823 m2 üzerinden hesap yaptırdıklarını, davacının bu durumun farkında olmadığını, bu nedenle davalılara 08.05.2010 tarihinde 155.000 TL verdiğini, bir gün sonra ortak oldukları yerin 796 m2 olduğunu, davalıların hile ile kendisini kandırdığını anladığını, davalılara fazla ödeme yaptığını ileri sürerek, davacının davalılardan olan 135.000 TL alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen hususların hayatın olağan akışına ters olduğunu, ortada gerçek anlamda bir hile olmadığını, kaldı ki hileden dolayı davanın 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın, hile nedeni ile alacak davası olduğu tespit edilerek, taraflar arasında ortak arsa alım işinin gerçekleştirildiği taşınmazdan tarafların 796 m2 hisselerinin bulunmasına karşın taşınmazın tamamının 1/2'şer oranda tarafların paydaşmış gibi davacının iradesinin fesada uğratılarak davacının iyi niyetinin de suistimal edilmek sureti ile davalılar tarafından davacıdan hisselerinin gerçek ederinin çok çok üstünde olan 155.000 TL'yi aldıkları, davacıların taşınmazda gerçek paylarının 18.029,40 TL olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, 135.000 TL'nin ödeme tarihi olan 08/05/2010 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafındn temyiz edilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun ..." başlığı altında (BK.23 vd.) hata, hile ve ikrahı düzenlemiş benzer hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda iradeyi bozan sebepler adı altında (TBK 30 vd.) yanılma, aldatma ve korkutma olarak düzenlenmiştir. Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.(HGK. 09.02.2005 tarih ve 2005/1-19 E.- 2005/42 K.sayılı ilamı, HGK. 23.06.2004 tarih ve 2004/1-379 E. 2004/382 K.sayılı ilamı). Hilede tarafların irade ve beyanları arasında bir uygunsuzluk mevcut değildir, iradenin oluşması sırasında bir sakatlıktır. Karşı tarafın etkisi ile meydana gelmiş bir "saikte hata" halidir. Karşı tarafın hilesiyle sözleşme yapan kimse, sözleşme ile bağlı değildir, sözleşmeyi feshedebilir. BK'nun 28/1.mad. (TBK 36/1.mad.) göre taraflardan biri, diğer tarafın aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşme ile bağlı değildir. Hilenin ilk şartı, aldatma fiilidir. Aldatma fiili, olumlu bir davranış, bir yapmama fiili olabileceği gibi, olumsuz bir davranış, bir yapmama fiili, bir kaçınma, bir susma da olabilir. Olumlu davranışla yapılan aldatmada aldatan, aktif bir hareketle ya gerçekte mevcut olamayan bir şeyi, bir olay ve durumu mevcutmuş gibi gösterir, onun var olduğunu iddia eder ya da gerçekte mevcut olan birşeyin olay veya durumun varlığını gizler., onu inkar eder. Hile, hukuki veya fiili nitelikteki bir olay ve duruma dayanmalıdır. Hilede aldatan, sözleşmenin yapılması ve özellikle görüşmeler sırasında, belirli konu ve hususlarda doğru olmayan bilgiler vermekte veya bazı hususları dürüstlük kuralına göre açıklaması gerekirken kasden gizlemektedir. Bu gibi hallerde aldatan gerçek ve doğru olmayan açıklama ya da beyanlarla karşı tarafta yanlış bir kanaat yaratmaktadır. Dürüstlük kurallarına göre bilgi verilmesi gereken bir hususta susma da bir aldatma fiilidir. Hukukta genel bir aydınlatma yükümlülüğü mevcut değildir. Özellikle hiç kimsenin, bir başkasını, onun gerekli dikkat ve özeni göstermesi halinde öğrenip, fark edebileceği hususlarda aydınlatma yükümlülüğü yoktur.Somut olayda, tarafların ortak oldukları taşınmazın davacı üzerine kayıtlı olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı üzerine kayıtlı olan, tapusu davacıda bulunan taşınmaz hissesi için, davalıların taşınmazın hisse miktarı, yüzölçümü konusunda davacıyı hileye uğrattıklarından, davalıların hilesi bulunduğundan bahsedilemez. Mahkemece somut olayın hile olarak nitelendirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.