Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11626 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8309 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde davalı vek.Av. ... geldi. Davacı vek.Av. ... geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14:00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalılar ile ortaklık yaptığını ve bu ortaklığın 2008 yılında sona erdiğini; taraflar arasında yapılan 18.10.2005 tarihli sözleşmede, bedeli işletmeden ödenmek üzere Wolksvagen marka aracın alınmasına ve müvekkiline verilmesine ilişkin hüküm bulunduğunu; 2008 yılında taraflar arasındaki ortaklık sona ererken sözü edilen aracın sözleşme gereği müvekkiline teslim edildiğini; ancak, aracın kaydının devir edilmemesi bahane edilerek, haksız şikayette bulunularak, aracın bağlattırıldığını ve elinden alındığını iddia ederek;...plakalı aracın, müveklili adına kayıt ve tesciline, bu mümkün olmadığında, fazlaya ilikşkin hakları sakl?? kalmak üzere, 24.400 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkilli ... Orman Ürünleri şirketine husumet yöneltilemeyeceğini, diğer davalı ... yönünden ise; 18.10.2005 tarihli sözleşmenin taraflarca karşılıklı olarak 25.12.2005 tarihinde feshedildiğini; bu tarihte davacının da resmen ortaklıktan ayrıldığını, bir alacağının bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/669 Esas sayılı dava dosyasında ise, davacılar vekili; müvekkili ... ile aleyhinde tespit istedikler... arasında imzalanan 18.10.2005 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin, karşılıklı olarak 25.12.2005 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek; Adi ortaklığın feshedildiğinin hükmen tespitine karar verilmesini istemiş, mahkemece, iş bu dosya ile birleştirilmiştir.Mahkemece; "Her ne kadar davacı taraf aracın trafik kaydının iptali ile davacı adına devrini talep etmiş ise de, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin aracın mülkiyetinin devri mahiyetinde olmadığı, araç mülkiyetinin devrinin 2918 sayılı yasanın 20. maddesi gereğince araçların her çeşit satış ve devirleri noterce düzenlenecek satış sözleşmesi ile mümkün olduğundan davacı tarafın bu talebinin kabulünün mümkün olmadığı; ancak, davalı ... tarafından belirtilen sözleşme ile aracın davacıya verilmiş olduğu, Hüseyin'in sözleşme gereğince araç bedeli miktarınca davacıya karşı sorumlu olduğu, şirketin her iki ortağının muvafakatı bulunmadığından, şirketin tek yetkilisi...'in beyanına göre, sorumlu tutulamayacağı kanaatiyle; adi ortaklığın feshedildiği hususunda ihtilaf bulunmadığından bu konuda da karar verilmesine yer olmadığına, davacının alacağa yönelik talebinin kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle, davacı tarafın ... plakalı aracın tesciline yönelik talebinin reddine, davalı şirkete yönelik alacakla ilgili açılan davanın reddine; Davacı tarafın alacağa yönelik talebinin kabulü ile; 24.400,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, HUMK'nun 388 ve 389.maddeleri (HMK 297.maddesi) gereğince, Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait bir söz tekrar edilmeksizin istem sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Mahkemece, birleşen dava dosyası hakkında olumlu-olumsuz bir hüküm oluşturulmamıştır. Bu durum, usul ve yasaya açıkça aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekillerle temsil edilen taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990'er TL vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp, yek diğerine verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.