MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkiline ait .... Kasabası Koca Orman mevkii 3869 parselde kayıtlı üzüm bağının 2009-2010 yılında ortakçı olarak davalı tarafa verildiğini, davalının bağa bakmadığını, bu nedenle bağın kuruduğunu, beton direkleri kırıp yenilerini takmadığını, beton direkler üzerinde bulunan V telleri söktüğünü, müvekkilini zarara uğrattığını; ayrıca, müvekkilinin 2009-2010 yıllarına ait üzüm gelirinden payını alamadığını; bakımsızlıktan kuruyan bağın yeniden dikilmesi gerektiğini, .... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/73-72 D.İş sayılı tespit dosyasında müvekkilinin uğradığı zararların tespit edildiğini, bağın eski haline getirilmesi için toplam malzeme ve işçilik gideri olarak 1.787,50 TL masraf, bağın bakımsızlıktan kurumuş olması nedeni ile 11.437 TL zararın olduğunun tespit edildiğini; ayrıca müvekkilinin payına düşen 4.300 TL gelirden mahrum kaldığını ileri sürerek; toplam 17.524,50 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı duruşmadaki beyanında; bu hususta Killik Karakolunda ifade verdiğini bu ifadenin celbini talep ettiğini belirterek, açılan davanın reddini istemiştir.Davalının ifadesini teminen .... İlçe Jandarma Komutanlığı'na müzekkere yazıldığı, Jandarma Komutanlığı'nın cevabi yazısı ile “Killik Jandarma Komutanlığının arşiv kayıtlarının araştırılması sonucunda şahıs hakkında herhangi bir kayda rastlanmadığının” bildirildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece; davanın kabulü ile, dava konusu bağ tesisinin eski hale getirilmesi için yapılması gerek toplam malzeme gideri 1.350,00 TL, işçilik gideri 437,50 TL, net gelir kaybı 11.437,00 TL ve ilgili bağın 2009 yılı geliri olan 2.205 TL ile 2010 yılı geliri olan 2.095,00 TL olmak üzere toplam 17.524,50 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Anılan karar, Dairemizin 2013/20296 Esas–2014/4585 Karar sayılı ve 24/03/2014 tarihli kararı ile "... değerlendirme neticesinde, taraflar arasında tarımsal bir sözleşmenin yapılmadığı yani aralarında bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit ediliyor ise, bu durumda davacı talebinin haksız fiil kapsamında değerlendirilerek ihtilafın halli cihedine gidilmesi gerekmektedir.O halde, uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması için; taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin (ortakçılık/yarıcılık) olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece; bu yönde bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.... mahkemece tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenip (adi ortaklık-haksız fiil) ortaya çıkan muarazanın giderilmesi için tüm delillerin toplanarak, hasıl olacak sonuca göre ihtilafın halli gerekirken, bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesi ile bozulmuş; mahkemece, bozma kararına uyularak yargılamaya devam olunmuş, davalı aralarında ortaklık sözleşmesi bulunduğunu ancak kendisinin alacağı olduğunu belirtmiş, mahkemece delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu dayanak alınarak hüküm oluşturulmuştur.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 6100 sayılı ...nın 400-406.maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374. maddeleri) gereğince, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz. Yani, delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.Somut olayda; davacı vekili tarafından, davadan önce yaptırılan delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporunda; davacının talep ettiği malzeme ve işçilik giderleri, net gelir kaybı, elde edilen gelir hesabı yapılmıştır. Delil tespiti dosyasının içeriğinden, bu raporun davalı yana tebliğ edildiği, davalı yanın yargılama aşamasında delil tespitini kabul etmediği,davanın reddini istediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu, davalı aleyhine bir delil olarak kabul edilemez. Mahkemenin, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmaksızın, delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm oluşturması anılan nedenlerle isabetli bulunmamıştır.Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; başka bir uzman bilirkişiye yeni bir bilirkişi raporu hazırlatmak, davalı yanın itirazlarını karşılayan, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor hazırlamasını sağlamak; oluşacak sonuç dairesinde bir karar vermektir. Yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan delil tespiti raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.