Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1159 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9560 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar (birleşen dosya davacıları) vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 02/02/2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden taraflardan davalı-birleşen dosya davacısı vekili Av. ... geldi. Davacı-birleşen dosya davalısı ve vekili gelmedi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davacılara ait ... ili ... ilçesi ... Köyü 615 parsel sayılı hisseli taşınmazların olduğunu, tapu kayıt maliklerinin toplanarak müvekkilini aradıklarını ve satmak istediklerini beyan ettiklerini haricen elle yazılmış olan satış sözleşmesinin yapıldığını davalıların satış bedellerini aldıkları halde hisse devrini vermediklerini ve dava konusu edinilen yerle ilgili ortaklığın giderilmesi davası ve tazminat davası açtıklarını belirterek davanın kabulü ile gayrimenkul hisselerinin devir edilmesinden dolayı davalıların her birine ödenen 27,119 ABD Doları karşılığı olan 37,492,00 TL ile annelerine ödenen bedellerden şimdilik 42,508,00 TL toplam 80,000,00 TL'nın yasal faizi ile birlikte tahsiline fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davacılar vekili, dava dilekçesinde; ... İli ... İlçesi .... Köyü hudutları dahilinde bulunan 615 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerine anneleri Hilmiye Arabacı'dan miras yolu ile kaldığını, 615 parsel sayılı taşınmaz içinde yüksek kalori içeren kömürün çıktığı, davalının taşınmazda çıkan kömürün kendisi için büyük rant getireceğini bilerek, taşınmazın malikleri ile istişare ederek cüzi bir para ile satın almak istediğini, müvekkillerinin murisi ...'nın büyük pay sahibi oluşu nedeniyle hissesini satmadığını, davalının dolaylı olarak baskısı sonucu bunalıma girdiğini 2006 yılında öldüğünü, bu davanın mahkemenin derdest bulunan 2006/395 esas sayılı dosyanın devamı olduğunu (söz konusu dosyanın işlemden kaldırıldığı, süresinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği), tüm delillerinin bu dosya içinde olduğunu ve karar aşamasına geldiğini beyan etmekle, bu nedenle açtıkları bu davanın mahkemenin 2006/395 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davalının rant sağlamak amacı ile müvekkillerini hileli yollarla taşınmazlarından çıkarması sebebiyle, davalının müvekkillerinin sekiz yıla yakın bir süreden beri vermesi gereken bedelleri ödemediği gibi halen kömür çıkarmaya devam etmekte olduğunu, gelirden mahrum kaldıkları gibi, taşınmazın tamamen tahrip olduğunu eski hale getirmek için masraf gerektiğini, taşınmazdan çıkarılan kömürden kendilerine pay verilmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydı ile 100.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, 2007/115 Esas sayılı dava dosyasında, uyuşmazlık tespiti olarak ... ve ... ile ... arasında 27/10/2004 tarihinde akd edilen katı satış sözleşmesi karşılığında kendilerine verilen 27,119 ABD doları karşılığı olarak hisselerinin devir edilmediği bu nedenle kendilerine ödenen paranın iadesi noktasında olduğunun anlaşıldığı, 2013/63 Esas sayılı dava dosyasında ise uyuşmazlık tespiti olarak, davacı vekilin 05/06/2007 tarihli dilekçesinde; davalı ... dava konu parselden kömür çıkartıp sürdüğü ancak 2005 ve 2006 yıllarını kapsayan dönem için davacılara çıkartılan kömürlerden pay verilmemesi, davalı ... 2005 ve 2006 yılları arasında dava konusu parseli fiilen işgal ettiğinden davacıların taşınmazı kullanamadığı gerekçesiyle yıllık kira geliri ve davalı ... dava konu taşınmazı kömür çıkartma işlemi ile taşınmazı kullanamaz hale getirdiğinden, taşınmazı eski hale getirilene kadar davacıların taşınmazı kullanamama durumları ortaya çıkacağından kullanamayacakları dönemleri için kira bedelleri olduğunun anlaşıldığı belirtilmiş, 2007/115 Esas sayılı dava dosyasında; davacı ile davalılar ve dava dışı şahıslar arasında haricen satış sözleşmesi yapıldığı, bu satış sözleşmesine dayanarak davalı ...'a dosya içerisinde bulunan senedi verdiği ve bu senet davalı tarafından tahsil edildiği ayrıca davalı ...'ın ise sözleşmede imzası olduğu ve hissesine düşen miktarı aldığı kanaatine varılarak yapılan harici sözleşme geçerli olmadığından ancak ödeme yapıldığından, davacının sebepsiz zenginleşme kapsamında alacağını isteyebileceği gerekçesiyle davacının davasının kabulüne karar verilmiş, 2013/63 Esas sayılı dava yönünden ise; Davacılar vekilinin istemiş olduğu taleplerin mahkemece taşınmazın kullanılmamasından kaynaklı ecrimil olduğu kanaatine varıldığı, ecrimisil davalarının 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. ...nun 297.maddesi, hükmün içermesi gereken unsurları düzenlemektedir. Sözkonusu yasal düzenleme uyarınca; hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Anılan madde uyarınca mahkemece, taleplerin hepsi hakkında karar verilmesi gerekir. Mahkemenin taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz hiçbir karar vermemiş olması halinde hakkında karar verilmemiş olan talep, zımnen reddedilmiş sayılamaz. Çünkü, bu talep hakkında ortada olumlu veya olumsuz bir mahkeme kararı yoktur.Birleştirilen 2013/63 Esas sayılı dava dosyasında; davacılar vekili davalının rant sağlamak amacı ile müvekkillerini hileli yollarla taşınmazlarından çıkarması sebebiyle, davalının müvekkillerinin sekiz yıla yakın bir süreden beri vermesi gereken bedelleri ödemediği gibi halen kömür çıkarmaya devam etmekte olduğunu, gelirden mahrum kaldıkları gibi, taşınmazın tamamen tahrip olduğunu eski hale getirmek için masraf gerektiğini, taşınmazdan çıkarılan kömürden kendilerine pay verilmesi gerektiğini ileri sürerek ecrimisil, eski hale getirme gideri ve gelirden pay talep etmiştir. Mahkemece, birleşen dava davacılarının ayrı ayrı olan bu taleplerinin taşınmazın kullanılmamasından kaynaklı ecrimil olduğu kabul edilerek tüm taleplerin bu kapsamda değerlendirilerek zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece; birleşen dava davacılarının her bir talebi ayrı ayrı değerlendirilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, asıl dava davacısı vekilinin ve birleşen dava davacıları vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen birleşen dava davacıları ... ve ... için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin asıl dava davacısı ...'dan alınarak davalı-birleşen dosya davacısı .... ve ....'ye verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.