Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11579 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3829 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : AKÇAKOCA ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2014NUMARASI : 2013/164-2014/204Taraflar arasındaki nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/345 Esas, 2012/67 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, velayetlerinin davacı anneye verildiğini, davacı için 250,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 170,00'er TL nafakaya hükmedildiğini, davacının boşandıktan sonra mağdur duruma düştüğünü, iki çocuğu ile ailesinin yanında kalmaya başladığını, günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alınarak davacı için belirlenen 250,00 TL nafakanın 500,00 TL'ye, çocuklar için ayrı ayrı 170,00 TL olarak belirlenen nafakaların ayrı ayrı 350,00 TL'ye çıkarılmasını dava ve talep etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; talep edilen artış miktarının fahiş olduğunu, boşanmanın üzerinden bir yıl geçtiğini, boşanma davasında mahkemece ayrıca 12.000,00 TL maddi ve 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, davalının tazminatları kredi çekerek ödemek zorunda kaldığını, aylık 582,56 TL kredi ödemesinin olduğunu, bildirerek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren, müşterek çocuklar Pelin ve Nisa için ayrı ayrı 200,00'er TL iştirak nafakasın, davalı için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK 'nın 182/2 maddesinde;velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin,çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf,ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Diğer taraftan,iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece,nafaka takdir edilirken;çocuğun yaşı,eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında,ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda,dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların Akçakoca Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi'nin 2010/345 Esas, 2012/67 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, kararın 31.05.2012 tarihinde kesinleştiği, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuklar Pelin ve N... B..'in velayetlerinin davacı anneye verildiği ve müşterek çocuklar lehine aylık 170'er TL'den toplam 340,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, müşterek çocuklardan Pelin'in Lise'de, N... B...'in orta okulda okuduğu, eğitimlerine devam ettikleri, çocuklardan Pelin'in %81 oranında özürlü olduğu, Pelin için devlet tarafından 740,00 TL bakım parası ödendiği, davacının çalışmadığı, davalının polis olduğu ve 2.800,00 TL maaş aldığı anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, boşanma davasının kesinleştiği tarih ile bu davanın açıldığı tarih arasında geçen süre, nafakanın niteliği,müşterek çocukların yaşları,eğitim durumları,ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında,takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup,TMK 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.Bu nedenle mahkemece,müşterek çocukların ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumu gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken,yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.