MAHKEMESİ :SULH ... MAHKEMESİDava dilekçesinde ....250 TL için itirazın iptali ve icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı işletme kooperatifinin ..... Kanununa ve yönetim planına göre kurulmuş, tescilli, yasal bir kooperatif olduğunu, aidatların işletme projelerine dayanılarak belirlendiğini, kat maliklerinin ödemeden kaçınamayacaklarını, davalının aidat borcu olduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının verilen hizmetlerden yararlanmadığını, taşınmazın fiilen kullanılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının fiili bir durum oluşturarak mevzuata aykırı yöneticilik yaptığı, aidat toplamaya çalıştığı, yönetme ve aidat toplama görev ve yetkisinin olmadığı, yönetim planının davacıya kat maliklerine karşı takip ve dava yetkisi vermediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.BK. 410.maddesine göre; vekaleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan kimse, o işi, sahibinin menfaatine ve amacına uygun yapmakla mükelleftir. Vekaleti olmaksızın tasarrufta bulunma, hiç temsil yetkisinin olmaması anlamına geldiği gibi verilen talimatın ya da temsil yetkisinin aşılmış olmasını da kapsar.Kendi menfaati için yapılmamış olsa dahi iş sahibi yapılan işten kazanılan faydaları kabul etme hakkına sahiptir. Kabul ettiği faydalara göre, işi yapan kimsenin masrafını temin eder ve yapmış olduğu söz verilenden onu kurtarır. İş sahibinin menfaatine uygun olarak girişilen ve onun geçerli bir yasaklamasına aykırı olmayan vekaletsiz iş görmede, vekil zorunlu ve yararlı giderlerin ve gerekiyorsa ücretin ödenmesini isteyebilir..Site birden fazla parsel üzerinde kurulu olduğu gibi, değişen yasa gereğince toplu yapı yönetimine geçilmediğinden, davada kat mülkiyeti hükümleri tatbik edilemez ise de; Ülkemizde yaşanan ekonomik ve sosyal gelişme ile nüfus artışının doğurduğu işyeri ve konut ihtiyacının karşılanması amacıyla kooperatifler eliyle inşa edilen toplu yapıların yasal prosedür tamamlanmadan kullanıma başlandığı bilinen bir gerçektir. Bu nitelikteki toplu yapılaşmalarda maliklerin ortak kullanımına ayrılmış tesis ve alanlarda ısıtma, aydınlatma, temizlik yapılması ve bu yerlerin bir disiplin içinde bakılıp, onarılması, sonucu itibariyle yönetilmesi ve yönetim giderlerini karşılaması gerekmektedir. Bu tür yapıların yönetimiyle ilgili uyuşmazlıklarda Kat Mülkiyeti Kanunu, Medeni Kanunun toplu mülkiyete ilişkin hükümleri veya Kooperatifler Kanununun uygulanması mümkün değildir.0 nedenle, özellikle yönetim ve davada taraf olabilme ehliyeti yönünden doğan yasal boşluğun doldurulmaması tüm maliklerin birlikte dava açabileceğinin veya masrafı yapan kişinin diğer maliklere karşı rücu davası açabileceğinin kabul edilmesi uyuşmazlıkları çözümsüzlüğe terk etme sonucunu doğurur. Bu durum karşısında benzer kurum ve kuruluşlar için yasalarımızda öngörülen düzenlemelerden örnekleme yoluyla yararlanarak hak ve adalete, usul ve dava ekonomisine uygun, toplu yapı içinde sosyal barışı sağlayıcı bir çözüm bulunması gerektiğinde duraksamamalıdır.Bu şekilde oluşturulan yönetimin sözleşmeden kaynaklanan yetkileri malikler adına temsilci sıfatıyla kullanabilmeleri için açıklanan sebeplerle tüzel kişiliğinin oluşması da gerekmez.Böyle olunca da davacı yönetimin, seçimine dair kararların veya hazırladıkları yönetime dair projenin iptali için kat malikleri tarafından iptal veya tespit davası açılmadığı sürece, sözleşmeden kaynaklanan temsil görevi dahilinde davada taraf ehliyetinin bulunduğu, yönetim giderlerini isteyebileceği benimsenerek işin esasına girilip bir karar verilmesi en uygun çözüm olacaktır. ...’ın istikrarlı görüşü de bu doğrultuda olup, ... ... Genel Kurulu’nun 09.....2000 gün ve 2000/...-1314-1606 sayılı ilamı; 08.....2006 gün ve 2006/...-682-682 sayılı, ....09.2008 gün ve 2008/...-531-2008/531 ilamlarında da bu ilkeler aynen benimsenmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.