Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11519 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4227 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/10/2013NUMARASI : 2010/757-2013/548Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir .Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının, taşınmazda “ çok amaçlı restoran ve düğün salonu “ olarak işletmecilik faaliyetinde bulunduğunu, tesisin genel su ihtiyacının tesis içinde bulunan artezyen kuyusundan sağlandığını sadece yemek yapmak için kullanılan çeşmeden şehir suyu sağlanmakta olup, davacının davalı kurum nezdinde aboneliğinin bulunduğunu bir tek çeşmenin kullanımı ile kullanılan su miktarının düşük olması ancak 2010 yılı Eylül ve Ekim ayında su faturaların fahiş derecede yüksek miktarda gelmesi üzerine müvekkilinin davalı kuruma itiraz ettiğini ancak davalı kurumun sayaç üzerinde ve mahallinde tespit yapması gerekir iken kurumda incelenen sayacın mühürsüz olması nedeni ile muayene yapılamadığını ileri sürdüklerini, sayaç müvekkiline ait tesiste takılı iken mühürlü ve nizami olarak çalıştığını, sayacın sökülüp incelenmesi için davalı kuruma tesliminden sonraki dönemde sayacın uğrayacağı değişimlerden ve hasarlardan müvekkilin sorumlu tutulamayacağını beyan ederek, 2010 yılı eylül ve ekim aylarına ilişkin olarak 9000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporları esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.HMK 266. maddesine göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olaya gelince; yargılama sırasında 3 ayrı bilirkişiden rapor alınmıştır. Bu bilirkişilerden, ikisi ziraat mühendisi ve adliyede teknisyen sıfatına haiz olup, diğer bilirkişinin ise görevi dosyadan anlaşılamamaktadır.Mahkemece yargılama sırasında bilgisine başvurulan bu bilirkişilerin raporları doğrultusunda karar verilmiştir.Rapor düzenleyen bilirkişinin, dava konusu uyuşmazlık konusunda uzman olmadığı bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur.Diğer yandan, davalı idare cevap dilekçesinde, "yapılan kontrolde, lavabo ve tuvaletlerde artezyen suyunun kullanıldığı, sadece mutfakta bir yerde şehir suyu kullanıldığının tespit edildiği, fakat şehir suyu sayacının çıkış tarafında artezyen tesisatı ile bağlantılı bir vana takılı olduğu, istenildiği takdirde artezyen kullanımı yapılan tüm musluklardan şehir suyu akıtabilme konumuna getirilebileceğini " ifade etmiştir.Öyle ise mahkemece, bu hususlar gözetilerek, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden, davalının bu itirazlarını da karşılar şekilde, davacının dava konusu fatura bedelinden sorumlu olup olmadığına ilişkin rapor alınıp, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.