Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11437 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7844 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin 13.10.2008 tarihinde davalı şirkete müracaat ederek aboneliğine ait tahakkuk ettirilmiş faturaların ekstresini istediğini,kendisine borçların ve ödemelerin dökümanının çıkartıldığını, 2001 yılından bu yana tahakkuk ettirilen faturaların hesaplanmasının yanlış yapıldığını, faturalandırmanın farklı metodla, kapasitif arttırımı ile yapılmış olduğunu, bu faturalar için değişik zamanlarda davalı şirkete itiraz edildiğini, davalının itirazları reddettiğini iddia ederek 2001 yılından dava tarihine kadar tahakkuk ettirilen faturaların fazla çıkan kısımlarının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının hangi dönem faturalara itiraz ettiğinin dava dilekçesinden anlaşılmadığını, elektrik satış mevzuatına göre özel trafolu abonelerin kapasitif sayaç taktırmak zorunda olduklarını, davacının iddialarının hukuki dayanağı olmadığ??nı savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın geriye yönelik tahakkuk ettirilen tutar için borçlu olunmadığının tespiti amacını taşıyan menfi tespit davası olduğu, davacının aboneye konu iş yerinin fabrika olduğu ve aboneliğine sanayi tarifesinin uygulandığı, davacının abone tarifesinin talep ve yer değişikliği olmadan değiştirildiği, bu değişikliğin mevzuata uygun düşmediği, davalı kurum tarafından davacı tarafa 2005 yılına kadar geriye yönelik olarak fark tutarının toplam 18.320,00TL, 2005 yılı sonrası için davacı lehine olan farkın 10.790TL fazla tahakkuk ettirildiği anlaşıldığı gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi kurul raporu incelendiğinde; davacı tesisinde kompanzasyon tesisi ile reaktif sayaç bulundurmak zorunda olduğu, elektrik şirketinin bildirimi ile de tesise kapasitif sayaç takmak zorunluluğu olduğu, davalı şirketçe yapılan reaktif tüketimle ilgili uygulamanın mevzuata uygun bulunduğu, davalı şirketin 2005 yılına kadar davacı faturalarının sanayi grubu üzerinden düzenlenmiş olmasına karşılık sayaç çarpanının yanlış alınması sonucunda ortaya çıkan geriye dönük fark tahakkukunda ticarethane abone grubu fiyatlarıyla ve tahakkuk tarihindeki fiyatların esas alınarak fatura düzenlenmiş olduğu, bu durumun mevzuata aykırı olduğu, davacının geriye dönük sayaç çarpanı ile ilgili ödemesi gereken fark tutarının 18.320,08.-TL olduğu, davalı şirketçe 2005 yılı sonrası dönem faturalarının sanayi aboneliği yerine ticarethane aboneliği üzerinden yapılmış olduğu, abone değişikliği ile ilgili dosyada bir belge veya döküman yer almadığı, davacı aboneliğin başlangıçtan beri sanayi grubu olması halinde 2005 yılı sonrası tüm dönem faturaların hatalı ve yüksek olacağı, 2005/01 dönemi ile 2006/10 arasındaki 17 dönem faturasındaki davacı lehine farkın 10.790 TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmektedir.Dava dilekçesine bakıldığında; davacının, fazla tahakkukun elektrik sarfiyatının faturalandırılması sırasında farklı metodlarla ve kapasitif arttırımı şeklinde yapılmış olduğundan haksız olduğunu iddia ettiği, alınan bilirkişi kurulu raporunda ise davalı şirketçe yapılan reaktif tüketimle ilgili uygulamanın mevzuata uygun bulunduğunun bildirildiği görülmektedir.Bu durumda, hükme esas alınan raporda davacının dava dilekçesi dikkate alınmadan, sanayi- ticarethane abone grubunun tahakkuka etkisi irdelenerek görüş bildirilmiş olması, ancak dava dilekçesinde iddia edilmesine rağmen 2001 yılından bu yana tahakkuk ettirilen faturalara karşı yapılan itirazlara ilişkin davacı delilleri dosyaya celp edilmeden tanzim edilen rapor hükme esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.Mahkemece yapılacak iş, dava dilekçesindeki talep dikkate alınarak, ayrıca 2001 yılından bu yana davacının itirazlarına ilişkin belgeler celp olunarak ve davalı kurumun tahakkukunun 2001 yılından bu yana hangi esasa göre yapıldığı davalı kurumdan sorularak, yeniden yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.