MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı dilekçesinde; davalıların, 19.11.2004 tarihinde, ... ekili arazisine, hayvanlarını sokup otlatmak suretiyle zarar verdiğini, bu yüzden Asliye Ceza mahkemesinde yargılanarak mahkum olduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6500 TL tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacının davasını ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece “yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalıların baba oğul oldukları ve müşterek hayvanlarının bulunduğu, davalılara ait küçük ve büyükbaş hayvanlar, birden fazla davacıya ait şeker pancarı tarlasına girmişler ve bazen henüz yeni ekilmiş pancara ve bazen sökülü halde bulunan şeker pancarına zarar vermişlerdir." gerekçesiyle davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 6.500 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde, 19.11.2004 tarihinde arazisine girip şeker pancarı ürününe zarar veren hayvanların, davalılara ait olduğunu iddia ederek, tazminat istemiştir. TMK nun 6.maddesine göre "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Keza, HUMK nun 74.maddesine (HMK.nun 26.maddesine) göre de “hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir” Yukarıdaki kanun hükmü gereği iddia eden iddiasını ispatlamalıdır. Davacı, belirttiği tarihte (19.11.2004) davalılara ait hayvanların tarlasına girerek zarar verdiğini ve bu zararın miktarını ispatlamakla yükümlüdür. Mahkemece; bu husustaki davacı delilleri toplanıp değerlendirilerek, zirai bilirkişiden oluşan zarar nedeniyle davacının talep edebileceği tazminat miktarı yönünden rapor alındıktan sonra, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken; bu hususta eksik inceleme ile talep de aşılmak suretiyle, 2003-2004 ve 2005 yıllarında da zararlar meydana geldiğinden bahisle, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.