Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11374 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15276 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde;davalı şirketçe kaçak elektrik tüketimi nedeniyle tanzim edilen Elektrik Abone 8210398 nolu Makel marka 70048753 seri nolu sayaça ilişkin ... adına tanzim edilen 24/07/2012, 10/08/2012, 07/09/2012, 15/09/2012, 12/07/2013 tanzim tarihli ve toplam 60.22480 TL bedelli faturaların (uygulanan gecikme faizi ve KDV ile birlikte) 37.664,80 TL'si yönünden borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir Davalı vekili , davanın reddini talep etmiştir . Mahkemece, elektriğin sayaçla ölçülerek kullanıldığı, davacının kaçak elektrik tüketiminden dolayı borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, sözkonusu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir . Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm , davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.Uyuşmazlık kaçak tahakkukuna dayalı faturalar yönünden açılan menfi tespit davası niteliğindedir . ''4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü resmi gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesinin (1) b bendi hükmünde, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15.madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır.Somut olaya gelince, davalı görevlileri tarafından düzenlenen kaçak elektrik tutanağında, tarımsal sulama abonesi olan davacının, kesik olan elektriği yükümlülüklerini yerine getirmeden mührü kırarak kullanıma açmak suretiyle kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Davalı bu tutanaklara dayanarak, kaçak tahakkuku yapmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, elektriğin sayaçtan geçirilerek kullanıldığı açıklanmış,usulsüz kullanıma ilişkin Elektirik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 14/c maddesi kapsamında hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Davacının dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açarak elektrik enerjisi tüketmesinin, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13-(1)-b maddesi hükmüne göre hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek talep edilen kaçak elektrik bedelinin yönetmelik ve kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dalaı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir . SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.