Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11360 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9033 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı küçük, dava dilekçesinde, annesi ile davalı babasının boşandıklarını, davalı babanın üvey annesi ile birlikte kendisini evden kovduğunu, halen 10.sınıf öğrencisi olduğunu ve üniversiteye hazırlandığını, masraflarının bulunduğunu beyan ederek, 500 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davacının dava tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olup, dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.Dava ehliyeti, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile, bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine sahiptirler. Mümeyyiz, reşit ve kısıtlı olmayan her gerçek kişi tam dava ehliyetine sahiptir.Mümeyyiz küçükler ile mahcurlar, kural olarak dava ehliyetine sahip değillerdir. Bu nedenle onlar davada kanuni temsilcileri aracılığı ile temsil edilirler. Ancak;1-) Kişiye sıkı sıkıya bağlı olan davalar 2-) Bir meslek ya da sanatın gerektirdiği işlemler ile ilgili davalar 3-) Tasarruf hakkı kendilerine bırakılan mallar ile ilgili davalarda mümeyyiz küçükler ile mahcurlar tam dava ehliyetine sahiptirler.Somut olayda, davacı dava tarihi itibariyle 17 yaşında olup, henüz reşit değildir. Ancak, dava niteliği itibariyle kişiye sıkı sıkıya bağlı hakka (nafaka hakkı) ilişkin bir dava olup, mümeyyiz küçük olan davacının yukarıdaki ilkeler gereği bu davayı açmada dava ehliyetine haiz olacağı açıktır.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.