Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11359 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11462 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacının oto galerici olduğunu, 26.09.2013 tarihinde davacının galerisine gelen şahsın aracını satmak istediğini davacıya beyan ettiğini, davacının söz konusu aracın trafik kaydından kontrolünü yaptığını ve herhangi bir sorun olmadığını tespit ettiğini, sonuç olarak aracın 18.000 TL bedelle satışı hususunda tarafların anlaştıklarını ve satış işlemleri için notere gittiklerini, Sedat adlı aracı satan şahsın notere ehliyetini ve aracın ruhsatını verdiğini ve noter tarafından söz konusu araç satış işleminin yapıldığını, davacının Sedat adlı şahsa araç bedeli olan 18.000 TL'yi ödeyerek aracı teslim aldığını, ancak ertesi gün aracı kiraya verdiğini söyleyen dava dışı şahısların gelerek araç ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, bu kapsamda söz konusu aracın davacıdan geri alındığını, noterin satış işlemi için ehliyet ibraz edilmiş olmasına rağmen nüfus cüzdanı ibraz edilmiş gibi işlem yaptığını, söz konusu ehliyetin de sahte olduğunu, noter tarafından gerekli dikkat ve özenin gösterilmediğini, noterin kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 18.000 TL'nin satış tarihi olan 26.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; noter tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, başkatibin satış işlemi esnasında gerekli belgeleri istediğini, Sedat adlı şahıs tarafından kimlik belgesi olarak ehliyetin ve satışı yapılacak araç için de tescil belgelerinin ibraz edildiğini, başkatibin belgeleri fiziki olarak incelediğini, Sedat adlı şahsın sunduğu ehliyetteki bilgiler ile Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü'nün kimlik paylaşım sisteminden bilgisayara düşen kimlik bilgilerinin birebir örtüşmesi ve herhangi bir olumsuzluk olmamasıüzerine söz konusu satış işleminin yapıldığını, notere davacı ile gelen Sedat adlı şahıs ile ehliyetteki fotoğraftaki şahsın aynı kişiler olduğunu, ehliyet ile ilgili bir sahtecilik ve dolandırıcılık eylemi var ise bunu noterin anlayabilmesinin mümkün olmadığını, noterlik çalışanının yaptığı işlemlerle ilgili olarak gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini,söz konusu ehliyetin iğfal kabiliyeti olup olmadığı ve yine sahte olup olmadığının incelenmesi gerektiğini,illiyet bağının kesildiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece; sürücü belgesinin sahte olduğu ve iğfal kabiliyeti bulunduğu ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; noterde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle satın alınan aracın, alıcının elinden alınması nedeniyle, alıcının uğradığı maddi zararın noterden tahsili istemine ilişkindir.1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 162.maddesine göre; ''Noterler bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar''. Bu maddeye göre noterlerin sorumluluğu Kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumlulukta ise, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur, aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.Sorumluluk Hukukunun önemli ögelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada; mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.Diğer taraftan Noterlik Yasası'nın 72.maddesi gereğince noter; iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tam öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması ve gerçek maliki iyi tespit edememesi, hatalı ve eksik bir işlemdir.Tüm bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; dava dışı 3.kişinin Gaziantep ilinden kiraladığı aracı Aksaray iline gelerek davacı oto galericiye sahte olarak düzenlendiği anlaşılan ve yargılama sürecinde aslı ele geçirilemeyen sürücü belgesini kullanmak suretiyle noterde satışını yaptığı,araç bedeli olarak da davacıdan 18.000 TL'yi alıp aracı davacıya teslim ettiği, sonrasında ise aracı dava dışı 3. şahsa kiralayan şahısların aracın yerini GPRS sisteminden tespit etmek suretiyle Aksaray iline gelerek araç ile ilgili suç duyurusunda bulundukları ve sonuç olarak da davaya konu edilen aracın davacıdan teslim alındığı ve bu şekli ile davacının dava dışı 3.şahsa ödediği 18.000 TL nedeniyle zarara uğradığı tartışmasızdır.Mahkemece; söz konusu sürücü belgesinin aslının temini için gerekli araştırmalar yapılmasına rağmen sürücü belgesinin aslının temin edilemediği ve bu nedenle söz konusu sürücü belgesinin iğfal kabiliyetine sahip olup olmadığının tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı anlaşılmaktadır. Ancak, sahte sürücü belgesi kullanılarak araç satışının yapıldığı ve bu nedenle davacının zarara uğradığı sabit olmakla, nedensellik bağının kesildiğini ispat külfeti davalı notere düşmektedir.Bunun yanında; dosyada fotokopisi bulunan ve davalı noter tarafından dosyaya sunulan 26.09.2013 tarih ve 12340 yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile davacı tarafından sunulan yine aynı tarih ve yevmiye nolu araç satış sözleşmesi incelendiğinde, Sedat Kartal ismi altında bulunan imzaların da birbirinden farklılık arz ettiği ve bu farklılığın çıplak gözle görülebildiği kuşkusuzdur.Yine; dosya kapsamında fotokopisi bulunan sürücü belgesi incelendiğinde,ilgili sürücü belgesinin ''belge no'' olarak adlandırılan bölümünün yanında bulunması gereken tarih kısmının boş olduğu ve buna rağmen davalı noter başkatibi tarafından söz konusu sürücü belgesine göre satış işleminin tesis edildiği açıktır.Öte yandan; yine davalı noter başkatibi tarafından satış işlemi için sürücü belgesi ibraz edilmesine rağmen nüfus cüzdanı ibraz edilmiş gibi işlem yapıldığı ve bu şekilde araç satış sözleşmesinde belirtildiği de tartışmasızdır.Hal böyle olunca mahkemece; davalı noterin aslı temin edilemeyen ve bu nedenle iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilemeyen sahte sürücü belgesi ibraz edilmesine rağmen nüfus cüzdanı ibraz edilmiş gibi işlem yaparak bu şekilde 26.09.2013 tarihli araç satış sözleşmesine kayda geçmesi, söz konusu sürücü belgesinde bulunması gereken tarih kısmının boş olduğunu fark etmemesi, yine davacı ile noter tarafından dosyaya ibraz edilen 26.09.2013 tarihli araç satış sözleşmesinde Sedat Kartal ismi altında yer alan imzalarının farklılık arz ettiğini gözden kaçırmak suretiyle gerekli dikkat ve özeni göstermediği ve özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, davalı noterin sahte sürücü belgesinin iğfal kabiliyeti bulunduğu iddiasını ispat edemediği, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve belirlenecek bu maddi kaybın davalı noterden tazminine karar verilmesi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.