MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü. Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkili ile davalının, ...isimli işyerini bir süre birlikte çalıştırdıklarını, ortaklığın sona erdiği 10.06.2003 tarihinde ise imzaladıkları sözleşme ile elektrik faturasının yüksek geleceği bilindiğinden borcun yarı yarıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin faturadan kaynaklanan borcu 20.01.2004 tarihinde Tedaş’a 25.090,52 TL olarak yatırdığını, ancak davalının bu meblağdan payına düşen 12.545 TL yi ödemekten kaçındığını, ayrıca ortak işyerinde 1992 ila 2009 yılları arasında işçi olarak çalışan ...’e müvekkilinin kıdem tazminatı olarak 12.000 TL yi 01.02.2010 tarihinde ödediğini, bu ödemenin 3.877 TL lik bölümünden ise davalının sorumlu bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, fatura ödemesinden kaynaklanan 12.545 TL nin ödeme tarihi olan 20.01.2004 tarihinden, kıdem tazminatı ödemesinden kaynaklanan 3.877 TL nin ise ödeme tarihi olan 01.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 818 Sayılı BK. nun 126/4. maddesi uyarınca adi ortaklıktan doğan davaların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, buna göre 20.01.2004 tarihinde yapılan ödemeye ilişkin talep hakkının zamanaşımına uğradığı, öte yandan tarafların ortak olduğu dönemde işyerinde...adında bir kimsenin istihdam edilmediğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davacının, davalı ile ortak oldukları döneme ait elektrik faturasını 20.01.2004 tarihinde ödediği, davanın ise 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 30.06.2011 tarihinde açılmış olduğu, ortak işyerinde istihdam edilen ...’e ödendiği iddia edilen 12.000 TL kıdem tazminatına ilişkin de ...’dan gelen yazı cevaplarından kıdem tazminatının ödendiğine dair herhangi bir belge ve bilginin bulunmadığı, davacının da bu yönde somut bir yazılı belge ibraz edemediği gerekçe gösterilerek; elektrik borcu yönünden açılan davanın zamanaşımı nedeniyle, kıdem tazminatı yönünden açılan davanın ise da ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 627. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 527. maddesi) belirtilen gider kavramı; ortakların ortaklık işlerini ve dolayısıyla ortaklık amacını gerçekleştirmek için yaptıkları veya kendi idare faaliyetlerinin zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan harcamalar şeklinde ifade edilebilir. Buna göre, ortak olunan dönemde işçilere ödenen ücretler ve özellikle kıdem tazminatları da gider sayılır. Dolayısıyla bunları ödeyen ortak, diğer ortaklara başvurabilir. Ancak, böyle bir başvuru için, İş Kanununa göre gerçekten kıdem tazminatı ödenmesinin gerekli olması şarttır(Doç. Dr...., Adi Ortaklık 2008 Baskı Sf. 329, 330).Somut olayda; ortaklık süresince iş yerinde çalışan işçiye daha sonradan işten ayrılması nedeniyle kıdem tazminatı ödemek zorunda kaldığını iddia eden davacı, bu iddiasını dosyaya sunduğu 01.02.2010 tarihli iki ayrı ibranameye dayandırmıştır. Anılan bu ibranamelerden ise, dava dışı işçi tarafından davacı aleyhine ... 2. İş Mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece; davacı tarafça delil olarak dayanılan ibranameler ile davacı aleyhine açıldığı bildirilen iş davası üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılması ve davacının gerçekten İş Kanununa göre kıdem tazminatı ödemesi gerekip gerekmediği ve ne miktar kıdem tazminatı ödemesi gerektiği hususlarında rapor aldırılması, sonrasında ise hâsıl olacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.