Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11321 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16019 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DATÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2013/209-2013/413Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davalının kaçak su kullandığının tespit edildiğini, tahakkuk ettirilen kaçak su cezasının davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek; 5.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dosya kapsamına göre; davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olaya gelince, mahkemece; bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiştir. Dava konusu, kaçak su kullanımından kaynaklanan bedelin belirlenmesi, hakimin hukuki bilgisi ve genel hayat tecrübelerine göre değerlendirebileceği bir konu olmayıp, uzman bilirkişi incelemesini gerektiren teknik bir konudur. Mahkemece bu konularda HMK 266 ve devam eden maddeleri uyarınca uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınması gerekmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın uzman bilirkişiye verilmesi; davacının iddiaları ve davalı tarafın savunması değerlendirilerek, davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması; daha sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.