Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11281 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8334 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davalı ile açık hesap ilişkisi içerisinde kutu profil satın alınması karşılığı 11.04.2008-22.09.2010 tarihleri arasında 125.500,00 TL ödeme yapılmasına rağmen bu ödeme karşılığında yeterli miktarda mal teslim edilmediği gibi irsaliyeli fatura ile teslim edilen mal bedeli 10.254,00 TL'nin ödenmediği ileri sürülerek, sebepsiz zenginleşen davalıdan şimdilik 20.000,00 TL'nin tahsili istenilmiştir.Davalı, müvekkilden çelik kapı imalatında kullanılan ham madde alımı karşılığı bedellerinin çek, nakit veya kredi kartıyla ödendiği, kural olarak satılan malın teslim edildikten sonra bedelinin ödendiğini, müvekkiline hiçbir şekilde fazla ödemenin yapılmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından davalı ile aralarında açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu nedenle ödemelerin önceden yapıldığı ileri sürülse de; ticari ilişki tarihinde yürürlükte bulunan ... md 87'de düzenlenen açık hesap sözleşmesinin tacirler arasında yazılı şekilde yapılması zorunluluğu bulunup, davacı tarafça böyle bir sözleşmenin varlığı ispat olunamadığı gibi davacı tarafın delil olarak dayandığı faturaların özellik olarak teslim olunmadığı iddia olunan mallarla tam olarak örtüşmediği, teslim tarihlerinin somutlaştırılamaması ve ayrıca ticari defterlerin yasal koşullara uygun tutulmamış olması sebebiyle delil gücünün bulunmaması gerekçeleriyle davacı tarafça ispat olunamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, cari hesap sözleşmesine dayanan fazla yapılan ödemenin istirdatı ile irsaliyeli fatura ile teslim edilen mal bedeline ilişkin alacak istemlerinden ibarettir.Davada, davalı olarak gösterilen "..." firma olup tüzel kişiliği bulunmamakta ise de; dava, firma yetkilisi... tarafından verilen vekaletname gereğince vekili aracılığıyla takip edildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamış, davalının...olduğunun kabulü gerektiği düşünülmüştür. Davacı; davalıya verdiği çek ve paralar karşılığında yeterli mal teslim almadığını, fazla ödeme yaptığını belirterek, fazla ödenen bedelin iadesi yönünde eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacının, fazla ödediğini iddia ettiği bedel yönünden dayandığı ticari defterlerin kapanış tasdikleri bulunmadığı için delil olarak kabul edilmemiş, davanın reddine karar verilmiştir. HMK'nunun 222/4. maddesi; "... Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur." düzenlemesi bulunmaktadır. Çekle veya para ile ödeme yapılması halinde satımın peşin satış olduğunun, tarafların edimlerini aynı anda ifa ettiklerinin kabulü gerekir. Davada ispat yükü kural olarak davacıya düşmektedir. Davalı, bir kısım irsaliye ve teslim alan imzaları bulunan bilgi formları sunmuş, davacının verdiği çeklerin de karşılıksız çıktığını ve tahsilat yapılmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki ticari ilişki incelenerek, teslime dair irsaliye ve bilgi formlarındaki imzaların davacı tarafa ait olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak ödenip ödenmediği üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yine, davacı dava dilekçesinde ikinci talep olarak, iki adet "açık irsaliyeli fatura" bedeli 10 254,00 TL alacak isteminde bulunmuştur. Davalı ise bu fatura bedellerini ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Bu hali ile fatura bedelinin tahisili istemi yönünden ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalının bu savunmasını HMK'nın 200. maddesi gereğince usulüne uygun yazılı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Mahkemece ispat yükünde ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın bu kısım yönünden de reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak yapılacak yargılama sonucunda davacının bilirkişi raporuna itirazları da karşılanmak suretiyle dava konusu ettiği alacaklar yönünden tarafların delilleri toplanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı nitelendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.