Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11253 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6273 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacılar vekili dilekçesinde; davalı kuruma ait boru hattından sızan petrol nedeniyle davacılara ait 305 sayılı parsel içinde bulunan 150 adet 30-40 yaşlarındaki fıstık ağaçlarının zarar gördüğünü, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/31 değişik iş sayılı dosyasıyla zarar miktarının tespit edildiğini ve zararın 25.865 TL olarak hesaplandığını belirterek uğranılan zararın şimdilik 10.000 TL'sinin davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı kurum vekili cevabında, tespit raporunun yetersiz olduğunu, mahallinde ehil bilirkişilerin katılımıyla keşif yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece; davacılara ait taşınmaz üzerinden geçen petrol boru hattının faili meçhul kişilerce delindiği ve delinen kısımdan sızan petrolün fışkırması neticesinde davacılara ait fıstık ağaçlarının ve zeminin zarar gördüğü, uğranılan zararın davalı kurum tarafından karşılanması gerektiği belirtilerek davanın kabulü cihetine gidilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda; 25.10.2010 günü davalı kuruma ait petrol boru hattınının hırsızlık amacıyla kimliği tespit edilmeyen kişi yada kişilerce delinmesi nedeniyle patlayan boru içerisinde ki ham petrolün davacılara ait araziye akarak yayıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu olan ve çözümü gereken olgu davalının meydana gelen zarardan sorumlu tutulup tutulmayacağıdır. BK'nın 58. maddesinde bina ve diğer şeylerden dolayı sorumluluk konusu düzenlenmiştir. Burada ki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluktur. Mahkemece davalı şirketin, bakım ve onarımı altında bulunan petrol boru hattında böyle olayların meydana gelmemesi için davalı şirketin gerekli dikkat ve özeni gösterdiğine dair bir araştırma ve inceleme yapılmadan, davanın kabulü cihetine gidilmiştir.Üçüncü kişinin fiili veya kusurunun illiyet bağını kesebilmesi için çok ağır olması, birinci sebebin geri plana itilmesini gerektirir nitelik taşıyacak ölçüde bulunması düşünülecektir. Dava dışı kişi veya kişilerin fiilleri çok ağır sonuç doğurduğundan illiyet bağının varlığı tartışılmalıdır. Aksi hal hukuki sorumluluğun illiyet bağı olmadan bir kişinin sorumluluğunun doğmasına sebebiyet vereceğinden Adli hakikati yansıtmayacaktır. (Prof.Dr.G...., Borçlar Hukuku 2012, İst., sh.606-607) Bu durumda mahkemece,zararın oluşumunda ve artmasında tarafların kusurunun tespiti amacıyla konusunda uzman bilirkişiler heyetiyle keşif icrasıyla davalının; kusuru olup olmadığı, 3.kişinin (hırsızın) eylemi ile illiyet bağının kesilip kesilmediği, petrol boru hattının uluslararası standartlara ve mevzuata uygun olarak döşenip döşenmediği, kusuru varsa kusur oranı ve zarar kapsamı belirlenerek olayın özelliği de gözetilerek BK'nun 43.(TBK 51) maddesinin de uygulanıp uygulanmayacağı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Ayrıca hükme esas alınan ziraat bilirkişisi raporunda; zarar hesabı ile ilgili olarak resmi birimlerden alınmış bilgi ve belge bulunmamaktadır. Mahkemece; Tarım Müdürlüğünden zarar tarihi itibariyle ağaç rayiç değerlerini gösteren, resmi veriler dosyaya konularak bu verilere uygun bilirkişi raporu temin edilerek rapor denetlendikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, resmi veriler getirtilmeden hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bunlardan ayrı olarak, davaya konu 305 sayılı parselin tapu kaydında kamulaştırma şerhi yer almasa dahi 04.03.2011 tarihli yazı cevabında 305 sayılı parselin bir kısmının 16.01.1975 tarihinde kamulaştırıldığı ve taşınmazın sahibine noter aracılığıyla kamulaştırma evraklarının tebliğ edildiği belirtilmektedir. Davaya konu 305 sayılı parselle ilgili kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı hususunda da araştırma yapılmadan hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davalı ... tarafından parası ödenmek suretiyle kamulaştırılan alanlarda, oluşacak zararlardan davalı ... sorumlu olmayacaktır. Bu durumda mahkemece, 4.3.2011 tarihli yazı cevabı irdelenerek taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı tespit edilerek neticesine göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan karar verilmesi de doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.