Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11242 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14751 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dilekçesi ile; miras bırakan ...'in 04.01.2011 tarihinde düzenlediği yazılı vasiyetname ile murisin ölümü ile bahse konu vasiyetname ile lehlerine vasiyet edilen taşınmazların, vasiyetnamede belirtilen şekilde adlarına tescil edilmek üzere vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı cevap dilekçesinde, mirasbırakanın yasal mirasçılarından birine gönderildiği anlaşılan vasiyetnamenin, mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesince açılması istenmeden, vasiyetnamenin yerine getirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın vasiyetnamenin tenfizi davası olup, dosya kapsamından tenfizi istenen vasiyetnamenin açılıp okunmadığı, MK'nun 596.maddesi gereğince öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunması akabinde MK'nun 600.maddesi gereğince tenfizinin talep edilmesi gerekeceği, dosya kapsamında vasiyetnamenin açılıp okunduğu hususunda bilginin bulunmadığı, vasiyetnamenin açılıp okunmasının vasiyetnamenin tenfizi davasının ön koşulu olduğu, bu ön koşul gerçekleşmediği gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir.Hukuk Genel Kurulu'nun 13.2.1991 gün 648-65 sayılı kararında vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir.TMK'nun 595.maddesi gereğince; mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihli şerhini içerir onaylı sureti getirtilerek, dosya içine konulması gerekir.Somut olayda; mahkemece davaya konu vasiyetnamenin açılıp okunduğuna ilişkin dava dosyası olup olmadığı hususunda tarafların beyanları alınmış ancak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın varlığı tespit edilememesine rağmen dava açılması için taraflara süre verilmeden, dosya üzerinden yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş; öncelikle taraflara dava konusu vasiyetnamenin açılması davasının olup olmadığı konusunda yeniden bilgilerine başvurmak, gerekirse Sulh Hukuk Mahkemelerine müzekkere yazılarak böyle bir dava olup olmadığını araştırmak, şayet vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın varlığı tespit edilirse, davanın kesinleşmesini bekletici mesele yaparak, şayet vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın varlığı tespit edilmezse dava açılması için süre verilerek açılacak davanın bekletici mesele yapılarak sonuca göre karar vermek gerekir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.