Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11240 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8941 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; müvekkili ile davalılar ..., ..., ..., ... ve ... arasında 20.09.2001 tarihli tapusuz taşınmazın satışı ile zilyetliğin devir ve teslimine ilişkin ticari gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığını, yapılan harici taşınmaz sözleşmesine göre davalılar ...z Mevkiinde doğusu orman, batısı... (...) zeytinliği güneyi orman, kuzeyi orman ile çevrili arsalarına müvekkiline 50.000 DM bedel mukabilinde sattıklarını, davalılar sözleşmeden caymayacağı ve taşınmazın tapusunu devretme imkanı bulunduğunda tapuyu müvekkiline devir edecekleri taahhüdünde bulunarak sözleşmeye konu taşınmazın zilyetliğini müvekkiline teslim ettiklerini, ancak yapılan araştırma sonucunda davaya konu taşınmaz 103 ada 1 parsel numarası ile ... adına kayıt edildiğini, daha sonra 103 ada 1 parsel ifraz edilerek 103 ada 22, 23, 24 ve 25 parsel olarak başka şahışların kullanımında olduğu ve orman olduğunun görüldüğünü, müvekkili ile davalılar arasında yapılan harici gayrimenkul sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için sözleşmenin müvekkiline taşınmazın tapusunu talep etme hakkını vermediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından 20.09.2001 tarihinde davalılara ödenen 50.000 Alman Markının ödeme tarihindeki alım gücünün dava tarihindeki eş alım gücüne uyarlanarak güncelleştirilmesi, bulunacak güncelleştirilmiş değerin dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni iskonto faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar cevap layihasında; müşterek murisleri ...'dan kendilerine miras suretiyle intikal eden ve o tarih itibariyle 40 yılı aşkın bir süredir zilyet ve tasarruflarında bulunan dava konusu taşınmazın zilyetlik hakkını 5.000,00 TL karşılığında,... 3.Noterliğinin 21.09.2001 tarih ve 7683 sayılı zilyetliğin devir sözleşmesi ile devrettiklerini, davacının zilyetliğini devraldığı taşınmaz üzerindeki fiili hakimiyetini kuramadığını ve MK.nun zilyetliğin korunmasına dayalı olarak kendisine bahşettiği hakları kullanmaktan imtina ettiğini, zilyetliğini koruyamayan, gerek idari gerekse adli yollardan zilyetliğine vaki tecavüzü önlemeye teşebbüs etmeyen davacıya karşı husumet itirazında da bulunduklarını, sözleşme ile davacıya harici bir taşınmaz satışı yapılmadığını, zilyetlik hakkının devredildiğini, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kabulü ile, 50.000 DM fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının dava tarihi olan 14.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine dair karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir Dava harici satış sözleşmesi uyarınca ödenen bedelin dava tarihindeki güncel değerinin tahsili isteminden ibarettir.Davalılar; davacı ödeme bedelinin dava tarihindeki değere uyarlanmasını istemişken; mahkemenin tedavülde olmayan yabancı paranın; fiili ödeme günündeki değeri karşılığından ödemeye hükmettiğinden bahisle hükmü temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.Denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün dava tarihindeki eş alım gücüne uyarlanarak TL üzerinden hüküm tesisi gerekirken; mahkemece tedavülde olmayan yabancı paranın fiili ödeme günündeki değeri karşılığından karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu durumda mahkemece, satış bedelinin, dava tarihi itibariyle çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergeler vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmeli, bu yolla belirlenecek miktara taleple bağlı kalınmak suretiyle hükmedilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.