Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11236 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8537 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada; ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak davacı için aylık 500 TL, müşterek 2 çocuk için ayrı ayrı 500'er TL olmak üzere toplam 1.500 TL teddbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek, davacı için aylık 400 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 300'er TL olmak üzere toplam 1.000 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve ... Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.Somut olayda, dava dilekçesinde, davacının davalınında ortağı olduğu... ..." adresindeki apartmanın 3.katında oturduğu, davalının 4 yıldır aile konutundan başka yerde yaşadığı belirtilmiştir. Dava dilekçesinde davalının adresi olarak "... ... "olarak belirtilmiş, mahkemece söz konusu adrese dava dilekçesi ayrıca ön inceleme duruşma tarihi tebliğ edilmiş, "muhatabın işte olduğu belirtilerek 7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince tebligat yapılmıştır. Belirtilen adresin davacının işyeri adresi olduğu temyiz dilekçesinde davalı vekili tarafından belirtilmiştir. Söz konusu adresin işyeri adresi olması durumunda işyerine Tebligat Kanununun 21.maddesi gereğince "davalının işte olduğundan" bahisle tebligat yapılması doğru değildir. Davacı tarafça dava dilekçesinde belirtilen bu adresin, davacının adresi ile aynı olduğu dikkate alındığında da dosya kapsamından tarafların ayrı yaşadıkları sabittir. Bu durumda, davalıya dava dilekçesinin ve ön inceleme duruşma tarihinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, davalıya duruşma gününü bildirir usulüne uygun davetiye tebliğ edilmeden, taraf teşkili sağlanmadan, varsa tarafların gösterecekleri deliller toplanmadan savunma hakkını kısıtlar biçimde davalının yokluğunda aleyhine hüküm kurulması isabetsizdir. Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.