MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 20. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 03/12/2014NUMARASI : 2014/620-2014/1038Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi'nin 2012/579 esas, 2013/394 karar sayılı ilamı ile kendisi lehine hükmedilen 500 TL tedbir nafakasının, aradan geçen zaman içerisinde yetersiz kaldığını belirterek, tedbir nafakasının aylık 2.500 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasının 100 TL artırılarak 600 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 197/2.maddesine göre; Ayrı yaşamakta hakkı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği, eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK. madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.Koşullar değiştiğinde hakim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişkliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır(TMK.md.200)Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılma hususunda eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; kolluk araştırmasına göre, davacı kadının ev hanımı olduğu, zaman zaman günlük işlerde çalıştığı, annesine ait evde annesi ve kızı ile birlikte yaşadığı; davalının ise pazarcılık yaptığı, aylık kazancının 2000 TL civarında olduğu, 750 TL kira bedeli ödediği tespit edilmiştir. Buna karşın davacı tarafça, davalının pazarcılık yanında nakliye işi de yaptığı ve adına kayıtlı araçlarının bulunduğu beyan edilmesine karşın mahkemece bu hususlar araştırılmadan ve davalının nakliyecilik işinden elde etiği gelir bulunup bulunmadığı tespit edilmeden hüküm tesis edildiği, ayrıca tarafların belirlenen sosyal-ekonomik durumlarına göre takdir edilen nafaka miktarının da hakkaniyet ilkesi gereği az olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın sosyal ve ekonomik durumunun teferruatlı bir şekilde araştırıldıktan sonra tespit edilen geliri ile orantılı olacak ve nafaka yükümlüsünü zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu, düşük miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.