Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11114 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2933 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ELMALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2014NUMARASI : 2012/315-2014/269Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması (asıl) ve nafakaların artırılması (karşılık) davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine ve karşılık davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı (karşılık davalı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalının boşandıklarını, davalı tarafa, aylık 100 TL yoksulluk nafakası ödediğini, ancak boşanmadan sonra davalının gelir durumunun düzeldiğini, davacının ise aksine gelir durumunda düşüşler olduğunu beyan ederek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf ise açtığı karşılık dava ile, 100 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 250 TLye, müşterek çocuk için ödenen 100 TL iştirak nafakasının ise, aylık 250 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, asıl davanın reddine, karışılık davanın ise kısmen kabulü ile davalı (karşılık davacı) kadın ve müşterek çocuk lehine olan 100'er TL nafakaların, ayrı ayrı 200'er TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacı (karşılık davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı (karşılık davalı)nın sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK.nun 175.maddesi gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile de istenilebilir.Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294).Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır.Somut olayda, davacı işçi olup, aylık 600 TL gelirinin bulunduğu, yeniden evlendiği ve 3 çocuğuna bakmakla yükümlü bulunduğu, davalı kadının ise ev hanımı olduğu, ancak boşanma davasından sonra annesinin vefat ettiği, kendisine bir takım taşınmazların miras yolu ile intikal ettiği, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre de, davalı kadının miras yolu ile payına düşen taşınmaz bedelinin 35.264 TL olduğu tespit edilmiştir.Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, yıllık ÜFE artış oranı, günün ekonomik koşulları, davalı kadının zorunlu ihtiyaçları, davalı kadına boşanma ilamından sonra annesinden intikal eden miras hissesi nazara alındığında mahkemece takdir edilen nafaka yüksektir.O halde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.