Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11062 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7204 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde davacı vek.Av...ve davalılardan... vek.Av. ... geldi. Diğer davalı ... vekili gelmedi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14:00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, (...-...-... Beldesi 1293 Ada, 1 Parselde bulunan) davalı bankanın kredi müşterisi olan diğer davalı ...A.Ş.tarafından inşa edilen siteden, 41 nolu bağımsız bölümü (25.07.2006 tarihinde) satın aldığını; Dairenin, en geç 31.09.2008 tarihinde teslim edilmesinin kararlaştırıldığını; ancak, süresinde teslim edilmediğini; davalı bankanın da, bu inşaat nedeniyle verdiği kredi nedeniyle, kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek; 4077 sayılı Yasanın 7.maddesinin 3.fıkrasına göre, ödediği 110.929,80 TL'nin, ödeme günlerinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden geri iadesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. 19.03.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de; ödediği miktarın 153.942,82 TL'ye ulaştığını belirterek, bu bedel üzerinden davanın hüküm altına alınmasını istemiştir.22.02.2011 tarihinde açılan ve bu dava ile birleşen mahkemenin 2011/177 esas nolu dava dosyasında ise; müvekkili tarafından ödenen bakiye son kredi taksitleri toplamı 21.180 TL'nin ödeme gününden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek faiz oranı ile iadesi talep edilmiştir.Davalı ... San. A.Ş vekili, davanın reddini istemiştir.Davalı banka vekili ise; kampanyalı satış mevcut olmayıp, müvekkili bankanın, krediyi belirli bir konutun satın alınması ile ilgili vermediğini, tüketici kredisi olarak verdiğini; bu nedenle, davanın öncelikle husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini; ayrıca, sözleşme adi yazılı şekilde yapıldığından, geçersiz olduğunu, taraflar arasındaki satış sözleşmesinin muvaazalı yapıldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; bilirkişi raporuna göre davacının açmış olduğu davanın ve ek davanın kabulü ile; asıl davanın, 110.929,80 TL'nin dava tarihinden itibaren bankanın gördüğü en yüksek faizi ile birlikte; birleşen davanın 21.180 TL'nin dava tarihinden itibaren bankanın uyguladğı en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı banka vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı banka vekilinin bütün, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, asıl davadaki hükmedilen alacak miktarı ile ilgili davacı taraf ihtarname keşide etmiş olup, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren davalı taraf temerrüde düşürülmüş olduğundan; mahkemece, bu tarih itibari ile faiz yürütülmesi gerekirken, dava tarihinden faiz yürütülmüş olması doğru görülmemiştir.Bundan ayrı, hükmedilen alacak miktarlarının bankanın uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte tahisiline karar verilmiştir. Bu ifade müphem olup, infazda tereddüt yaratacak mahiyettedir. HMK'nun 297/2.maddesi gereğince "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. "Mahkemece, bankadan en yüksek faiz oranı sorulup, belirlenen faiz oranı hükümde gösterilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 25.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.