Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11009 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18931 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/06/2014NUMARASI : 2013/70-2014/570Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.02.2008 günü davalı kurumun uhdesinde bulunan elektrik nakil hattına kapılarak ağır yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, halen yatalak durumda olduğunu, %94 oranında malül kaldığını, elektrik nakil hattında hiçbir uyarı bulunmadığını, sokak aralarında bulunan bir elektrik direği özelliğinde olduğunu, davacının tellere sıkışan bir güvercini kurtarmaya çalışırken olayın meydana geldiğini, nakil hattında tehlikeli bir durum olması halinde kuşun da ölmesi gerektiğini belirterek, davacı lehine 1.000,00 TL maddi tazminata, 250.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev, yetki, husumet ve zamanaşımı itirazlarında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da, direk üzerinde iki adet ölüm tehlikesi levhasının , kaçak akımı önlemek için gövde koruma topraklaması ve direğe çıkmayı engelleyen korkuluk bulunduğunu, davacının kuşu kurtarmak için Tedaş'ı ya da itfaiyeyi aramak yerine uyarı işaretleri ve engelleri aşarak direğe çıktığını, alınması gereken tüm tedbirlerin davalı tarafça alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafında temyiz edilmiştir.Dava, Borçlar Kanununun 58. (yeni 69.) maddesine dayanan tazminat isteminden ibarettir. Borçlar Yasasının 58/1.maddesi gereğince imal olunan bir şeyin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.BK. m. 58'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gerekir. Anılan maddedeki sorumluluk kusura dayanmayan kusursuz sorumluluk hallerinden olup, yapı eseri sahibi ancak davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığının isbatı halinde sorumluluktan kurtulabilir.Mahkemece benimsenen kusur raporunda; olayın meydana geldiği yerde bulunan elektrik nakil hatlarının orta gerilim hattı taşıyan demir direkli hat olduğu, direk gövdesinin orta kısmına doğru 2 adet ölüm tehlike levhasının takılı olduğu, direk topraklamasının mevcut olduğu, levhaların yaklaşık 2 metre üzerinde korkuluk demirlerinin bulunduğu, direğin ve enerji nakil hattının 10 yıllık bir tesis olduğu, direk ve direk üzerinde bulunan koruma elemanlarının da nakil hattına ve direğe uygun görünüşte olmaları nedeni ile yakın zamanda yapılmadıklarının anlaşıldığı, olay tarihinde 20 yaş civarında olan davacının olabilecek tehlikelerin bilincinde olarak gerekli tedbirleri alıp hareket etmesi gerekirken can güvenliği açısından tehlike arz edecek şekilde hareket ederek kendi yaralanmasına sebep olduğundan %100 kusurlu olduğu rapor edilmiş, kusur raporundan sonra hukukçu bilirkişi marifeti ile tazminat hesabına ilişkin rapor alınmış, bilirkişi, davacının %100 kusurlu olması nedeni ile talep edebileceği tazminat miktarı bulunmadığını belirtmiştir.Keşifte dinlenen tanıklar, davacının elektrik direğinin tepesindeki fincana yakın bir yerde sıkışan güvercini kurtarmak için direğe tırmandığını, direkte korkuluk bulunmadığını, kuşa elini uzattığı sırada elektrik çarpma olayının meydana geldiğini beyan etmişlerdir.Elektrik mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan rapora davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.HMK. 281/2, 3.maddesinde; "mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi tayin edeceği duruşmada sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yani görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir", 282.maddesinde; "Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbeştçe değerlendirir" düzenlemesi yeralmaktadır.Mahkemece, HMK. 281.maddesine aykırı olacak şekilde bilirkişi raporunun uğradığı itirazlar karşılanmadan karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.Aynı ilkeler HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde de düzenlenmiştir . Bu durumda mahkemece önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile davacı tarafın itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak kusur durumlarının tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti gerekirken, itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.