MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması-indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde;tarafların 2012 yılında boşandıklarını,boşanma neticesinde davalı lehine aylık 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini,davalının boşanmadan sonra sigortalı ve düzenli gelir getiren bir işe girdiğini,gelirinin iyi olduğunu,davacının ise bilgisayar tamir işi ile uğraştığını ve işyerinin kira olup aylık 400 TL kira ödemesi olduğunu,zarar ettiğini ve borçları bulunduğunu,yeniden evlendiğini belirterek,davalı lehine hükmedilen aylık 250 TL'lik yoksulluk nafakasının kaldırılmasını,bu mümkün değilse aylık 50 TL'ye düşürülmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde;davalının tek başına yaşadığını ve çalıştığı işyerinden elde ettiği gelirin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini,kirada oturduğunu ve aylık 400 TL kira ödemesi bulunduğunu,yoksulluk durumunun ortadan kalkmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece;davanın kabulü ile,davalı için boşanma neticesinde takdir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş,hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK.nun 176.maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.Yargıtay ...nun 7.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. ...nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).Somut olayda;tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçları incelendiğinde, davacının bilgisayar işi yapan bir işyeri sahibi olduğu,aylık 650- 1.000 TL arasında geliri bulunduğu,annesine ait evde eşi ve bir çocuğu ile birlikte oturduğu;davalının ise huzurevinde çalıştığı,aylık 1.150 TL geliri bulunduğu,aylık 400 TL kira ödemesi olduğu anlaşılmaktadır.Davalıya ait maaş bordrosu incelendiğinde 2015 yılı Kasım ayı maaşının 1.203,31 TL olduğu ;taraflara ait ... kayıtları incelendiğinde ise,davacının 2015 yılı Ekim ayına ait prime esas kazancının 1.273,50 TL olduğu;davalının 2015 yılı Ağustos ayına ait prime esas kazancının ise 1.655,55 TL olduğu anlaşılmaktadır.Her ne kadar mahkemece;davalının boşanmadan sonra işe girdiği,huzurevinde aylık asgari ücretin %30 fazlası maaş ile sigortalı çalıştığı,davacının ise bilgisayar tamir işi ile iştigal ettiği,maddi durumunun boşanmadan sonra kötüleştiği,borçları ödeyemediği,aradan geçen sürede tarafların maddi durumlarının birbirine denk hale geldiği ve davalının dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumuna göre yoksulluk şartının ortadan kalktığı gerekçe gösterilerek davalı lehine boşanma neticesinde hükmedilen aylık 250 TL'lik yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş ise de,davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir.Nitekim davalının söz konusu işte sigortalı olarak çalışmakta olduğu dosya kapsamına yansıyan belgeler ile sabittir. Geçici işlerde çalışmak ise yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Davalının günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir.Hal böyle olunca mahkemece;davalının sigortalı bir işte çalıştığı,bu işin sabit ve güvenceli bir iş olmadığı da dikkate alınmak suretiyle elde ettiği gelirin yoksulluk durumunu ortadan kaldırmayacağı,ancak kaldırma talebinin azaltma talebini de içermekte olduğu, bu durumun nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınacağı da değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.