Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10988 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7938 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İSLAHİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/01/2014NUMARASI : 2012/15-2014/35Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı,... abone nolu kuyu elektriği kullanımı nedeniyle hakkında davalı idare tarafından kaçak uygulaması yapıldığını,ancak İslahiye Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada kaçak elektrik kullanmadığından bahisle hakkında beraat kararı verildiğini,kaçak faturanın iptal edilmesi gerektiğini,2006-2007 yıllarında faturalara uygulanan faiz oranlarının fahiş olduğunu,güncel borcunun 43.531,80 TL olduğunu,bu bedelin yaklaşık 33.384 TL'sinin fazladan talep edildiğini, belirterek davacının gerçek borcunun tespitine,fazla istenen kısmın reddine ve fazla ödenen kısmın iadesine, uygulanan faizin yanlış ve fahiş olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddini, % 40 icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu fatura dönemlerine ilişkin olarak davacının ayrı ayrı toplam 28.571,75 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 11/05/2011 tarih ve 2011/892 E - 2011/7774 K sayılı ilamı ile;karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın dava konusu olayda uygulanıp uygulanmayacağı yönünde araştırma ve değerlendirme yapılması için bozulmuş,mahkemece davacının 6111 Sayılı yasadan yararlanmak için müracaat edip etmediği davalı kurumdan sorulmuş,davacının herhangi bir müracaatının bulunmadığı bildirilmiş,mahkemece ilk karar gibi hüküm kurulmuştur.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13.maddesi hükmünde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, sayaca müdahale edilerek mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve anılan yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 122 sayılı kararının “C) Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde; kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen kullanım yerinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı hesaplama esas ve yöntemleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır.Somut olayda, 15.11.2005 tarihli kaçak tespit tutanağında vekalet mühürlerinin sahte olduğu belirtilmiş,elektrik bilirkişisinin 26.05.2009 tarihli raporunda ürünün türü,sulama ihtiyacı ve enerji miktarı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.Kaçak tahakkuk bedeli hesabı 122 sayılı kurul kararına göre yapılmamış abonenin önceki tüketim ortalamaları dikkate alınarak yapılmıştır.Talep edilen kaçak tahakkuk bedelinin yönetmelik ve yukarıda açıklanan 122 sayılı kurul kararının “Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde açıklanan yöntemle hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 122 sayılı kurul kararı hükümlerine göre hesaplanması; taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi ve ekleri incelenerek gecikme zammı uygulanmasına ilişkin hüküm bulunup bulunmadığı tespit edilerek değerlendirme yapılması,ayrıca kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedellerinin tahsil edilemeyeceği dikkate alınarak denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.