Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10973 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14424 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BANDIRMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/03/2014NUMARASI : 2013/299-2014/86Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili; taraflar arasında 05.10.2009 tarihinde imzalanan harici gayrimenkul alım satım sözleşmesi ile, E... yolu M... Mevkii No:.... de bulunan taşınmazın 175.000,00 TL'ye davalıya satıldığını, bu sözleşmeye göre davalının toplam 40.000,00 TL ödeme yaptığını, bir süre sonra davalının ödemeleri kestiğini ve davalının ödemiş olduğu 40.000,00 TL'nin tahsili amacıyla davacılar aleyhine Bandırma 1. İcra Müdürlüğünün 2013/3632 E sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının 05.10.2009 tarihinden işbu davanın açıldığı tarihe kadar taşınmazı kullandığını ve halen kullanmaya devam ettiğini, kullanmış olduğu bu süre için davalının 14.000,00 TL kira bedeli ödemesi gerektiğini, kira bedeli mahsup edildiğinde icra takibinin 26.000,00 TL üzerinden devam etmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların Bandırma 1. İcra Müdürlüğünün 2013/3632 E sayılı dosya borcunun 26.623,75 TL'sinden borçlu olmadıklarının tespiti ile fazla ve haksız talep edilen bedel nedeniyle % 20 tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; taraflar arasında 40.000,00 TL'nin ödendiğine ilişkin ihtilaf bulunmadığını, sözleşme geçersiz olsa dahi ödenen bu bedelin iadesinin gerektiğini, taraflar arasında kira sözleşmesi olmadığı gibi davalının haksız işgalinin de bulunmadığını, bu nedenle kira bedeli talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının Bandırma 1 İcra Müdürlüğünün 2013/3632 E sayılı dava dosyası yönünden 12.623,75 TL işlemiş faiz ve 7.642,00 TL ana para itibariyle borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın % 20 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Somut olayda; taraflar arasında 05.10.2009 tarihinde imzalanan harici gayrimenkul alım satım sözleşmesi ile, E.... yolu M... Mevkii No:... de bulunan taşınmazın 175.000,00 TL'ye davalıya satıldığı, bu sözleşmeye göre davalının toplam 40.000,00 TL ödeme yaptığı, davalının yapılan sözleşmeden caydığı ve yapmış olduğu bu ödemenin tahsili amacıyla davacılar aleyhine icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davalının taşınmazı kullanmış olduğu süre için, davacıların davalıdan kira bedeli talep edip edemeyeceği hususundadır. Tapulu taşınmazların haricen satışı geçersizdir. Davada dayanılan 05.10.2009 tarihli sözleşme resmi biçimde yapılmadığından geçersizdir (MK md. 634, Tapu Kanunu md. 26). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda davalı, bu geçersiz sözleşme nedeniyle davacılara verdiğini, sebepsiz zenginleşme kuralları nedeniyle geri isteyebilir. TMK. 994 maddesi ve 10.7.1940 tarihli 77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davalı satış nedeniyle ödediği bedeli geri alana kadar, şeyi vermekten kaçınarak taşınmaz mal üzerinde hapis hakkını kullanabilecektir. Davalı hapis hakkını kullandığı sürece kötüniyetli olarak kabul edilmeyecektir.İzah edilen nedenlerle mahkemece, davacıların kira bedeline ilişkin talepleri hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalının ödemiş olduğu bedel iade edilene kadar hapis hakkı bulunduğu gözetilmeden, davalının taşınmazı 05.10.2009 tarihinden 12.08.2013 tarihine kadar kullandığı kabul edilerek kira bedeli hesaplanıp, toplam 7.642,00 TL kira bedelinden davalının sorumlu olduğu belirtilerek, davacıların bu bedel nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.