Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10910 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3781 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BİSMİL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2012/433-2013/962Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin çiftçilik yaptığını,... İlçesi, ... Köyünde bulunan tarlalara kardeşleri ile birlikte müşterek malik olduğunu, dava dışı H.. A..'a ait 1 adet ve M.. S.. A..'a ait 2 adet tarımsal sulama aboneliği bulunduğunu ancak gerek aboneliklerin kullanımının gerekse toplam 1700 dekar tarlanın tasarrufunun davacıya ait olduğunu, tarlalar üzerinde davacının kullanmış olduğu 3 adet tarımsal sulama kuyusu bulunduğunu, 2011-2012 sezonunda 1700 dekar araziye sulu buğday ektiğini, sürekli elektrik kesintisi ve elektrik dalgalanmaları ile düşük voltaj nedeniyle su kuyularındaki dalgıç pompaların sık sık arızalandığını, trafoların yandığını, arızlardan dolayı yaklaşık 1 ay sulama yapılamadığını ve buğdayda çok fazla verim kaybı olduğunu, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/41 D.İş sayılı dosyası ile zarar tespiti yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.050,00 TL. alacağın dava tarihinden itibaren banka mevduatına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının dava konusu taşınmazlarda müşterek malik olduğu, diğer müştereklerin kardeşleri ve akrabaları olduğu, diğer müştereklerin hisselerini icarla sürdüğü tanık beyanıyla anlaşılmakla, dava konusu taşınmazlarda sulama döneminde elektrik trafolarında oluşan dalgalanma nedeniyle trafoların zarar gördüğü, bu nedenle davacının sulama döneminde dava konusu taşınmazlara zamanında sulama yapamadığı, sulama yapılamaması nedeniyle elde edilecek ürünlerde ürün kaybı yaşandığı, ürün kaybından dolayı davalı kurumun % 85 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 207.985,99 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, elektrik kesintisinden doğan tazminat istemine ilişkindir.TMK. 6.maddesi gereğince; Kanun aksini emretmedikçe taraflardan her biri iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.Borçlar Kanunu'nun 42.maddesi hükmüne göre, zararın kanıtlanması davacı tarafa, kapsamının belirlenmesi ise mahkemeye aittir. Zararın taraflarca her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Hakim zararın miktarını belirlerken halin icaplarını ve tarafların kusurunun ağırlığını (Borçlar Kanunu 43. md) ve zararın azaltılması için yanların aldığı veya alması gereken tedbirleri (Borçlar Kanunu 44. md.) gözönünde tutmalıdır.Somut olayda, davacı elektrik kesintileri ve dalgalanmaları nedeniyle tarımsal sulama kuyularındaki dalgıç pompaların ve trafoların sık sık arızalanmasının davalının kusurundan kaynaklandığını belirterek, 1700 dekarlık araziye ekilen buğday ürünün yaklaşık 1 ay sulanamaması nedeniyle oluşan zararı talep etmiş, davalı ise zararın oluşumunda kurumlarının kusurlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/41 D.İş sayılı tespit dosyasında mahkemece yapılan keşif sonrası elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen Bilirkişi Raporunda, D.. D..'ın 5/8 oranında, davacının ise 3/8 oranında kusurlu olduğu; zirai bilirkişi tarafından düzenlenen Bilirkişi Raporunda, arazide buğday ekili olduğu, buğdayın başaklama döneminde olduğu, normal sulanmış arazilere göre verimin düşük olduğu ve ürün kaybının meydana geldiğinin belirtildiği, bu nedenle oluşan toplam ürün zararının 244.689,43 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 27.03.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda; söz konusu trafo ve pompaların arızalanmasının, D.. D..'a ait enerji nakil hatlarındaki gerilim dalgalanmasından kaynaklandığı, trafo ve pompaların arızalanmasında davalının hattı işletmesi nedeniyle sorumlu olduğu ve bundan dolayı % 85 oranında kusurlu bulunduğu, davacının özel abone olması dolayısıyla kendisine ait hatların bakımından sorumlu olduğu ve dolayısıyla % 15 oranında kusurlu bulunduğu belirtilmiş olup, tarafların bilirkişi raporuna ve belirlenen kusur oranına itirazı sonucu düzenlenen 09.09.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda, davacının olayda % 15 oranında, davalı D.. D..'ın ise % 85 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.Yargılama sırasında ziraat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 27.03.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda; dava konusu parselin keşif tarihinde pamuk veya mısır ekimi için sürülmüş olduğu, parsellerin sulanabilir tarım arazisi olduğu, sulamanın parselin doğu kısmında yer alan derin kuyu ile yapıldığının belirtildiği, toplam ürün kaybının 207.985,99 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, kusur durumu ve zararın kapsamı belirlenmek üzere bilirkişi raporları alınmış ise de, bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli değildir. Hükme esas bilirkişi raporlarında, davacının kullanmış olduğu tesisatların yönetmeliğe uygun olup olmadığı, davacı tarafından kullanılan enerji nakil hattından yararlanan diğer abonelerden kesintiye veya bu kesinti nedeniyle husule gelen zarara ilişkin bir şikayet olup olmadığı hususu noktasında bir inceleme yapılmamış, ürün kaybının hangi ürün dikkate alınarak yapıldığı belirtilmemiş, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/41 D.İş sayılı dosyası ile belirlenen ürün kaybı nedeniyle oluşan toplam 244.689,43 TL zarardan farklı sonuca nasıl ulaşıldığına değinilmemiş, dolayısıyla raporlar arasında oluşan çelişki giderilmemiştir.Dosya kapsamından, mahkemece 2011-2012 sezonunda davalı kurum tarafından hangi tarihlerde ve ne kadar süre ile elektrik kesintisi yapıldığı ile enerji nakil hatlarındaki elektrik dalgalanmalarının araştırılmadığı anlaşılmaktadır.Bu itibarla; yukarıda belirtilen hususlar araştırılıp, davalı D.. D.. kayıtları da incelenerek davacı tarafından belirtilen 2011-2012 sezonunda, davacı tarafından kullanılan enerji nakil hattından yararlanan diğer abonelerden kesintiye veya bu kesinti nedeniyle husule gelen zarara ilişkin bir şikayet olup olmadığı, arızaların husule geldiği tarihe ilişkin tutulan tutanaklar, delil tespit dosyası birlikte değerlendirildiğinde, bahsolunan kesintiler ile oluşan ürün zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, oluşan zarar miktarını her türlü şüpheden uzak açık net ve kesin şekilde değerlendirmeyi içerir taraf ve Yargıtay denetimine uygun alanında uzman bilirkişi kurulundan (Ankara veya İstanbul mahkemeleri aracılığıyla) yeni bir bilirkişi raporu alınarak hüküm tesisi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.