Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10794 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17752 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İZMİR 15. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2014NUMARASI : 2013/733-2014/403Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacıya düğünde 20 adet küçük altın takıldığını, düğün sonrası balayına giderken takıların tamamını davalının ailesine bıraktıklarını, balayından dönünce davacının 20 adet küçük altından 1 tanesini aldığını, 19 adet altının davalının ailesinde emanet kaldığını ileri sürerek müvekkiline düğünde takılan 19 adet küçük altının müvekkiline iadesini, iadesinin mümkün olmadığı takdirde bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili duruşmada alınan beyanında; davayı kabul etmediklerini, altınların müvekkilinde olduğuna dair herhangi bir delil olmadığını, altınların hepsinin davacı tarafta olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, asıl olanın düğünde takılan para ve ziynet eşyalarının gelin - damat ayırt edilmeksizin hepsinin bir arada saklanması olduğu, düğün sonrası ziynet eşyalarının davalının ailesinin evine bırakıldığı zira davalı gelin tarafının ziynet eşyasının iadesi yönünde talep ve davasının olmadığı, düğün resimleri, tanık beyanları, bilirkişi raporları ile kanıtlanan düğünde davacı damada takılan altınların (19 adet çeyrek altın) davacının kişisel malı olduğu, düğün sonrası davalının ailesine teslim edildiği bilahare davacıya iade edilmediğinin sabit olduğu gerekçesi ile toplam 19 adet çeyrek altının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 2.831,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Davacı tanığı B.. M.., davacının ablasının eşi olduğunu, tarafların düğününde bulunduğunu ancak davacıya ne kadar altın takıldığını hatırlamadığını, davacının balayına giderken düğünde takılan altınları davalının ailesine verdiğini söylediğini, altınların satıldığına dair bir şey duymadığını, boşanma olayı gündeme geldiğinde davacının kendisine "bana takılan 19 adet çeyrek altını iade edecekler ve anlaşmalı olarak boşanacağız bu şekilde anlaştık" dediğini beyan etmiştir.Davacı tanığı S.. Ö..; davacının kardeşinin eşi olduğunu, tarafların 25/05/2013 tarihinde evlendiklerini, tarafların hem İzmir' de hemde Kütahya' da düğünleri olduğunu, düğünde tam olarak ne takıldığını bilmediğini, ancak 19 adet küçük altın takıldığını duyduğunu ifade etmiştir.Tanıkların söz konusu altınların davalıda kaldığına ilişkin beyanları duyuma dayalı olduğu gibi, düğünde takılan takıların davacıya ait olduğuna ilişkin bir beyan bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, düğün sonrası ziynet eşyalarının davalının ailesinin evine bırakıldığı, davalı gelin tarafının ziynet eşyasının iadesi yönünde talep ve davasının olmadığı, düğünde davacı damada takılan altınların (19 adet çeyrek altın) davacının kişisel malı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.