Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10762 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13145 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2011/163-2014/103Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, gelire ilişkin istemin reddi, masrafa yönelik istemin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalı Osman vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Fatma'nın bağ ortakçısı olduğunu, davaya konu bağın hisseli olup, davalı Fatma dışında, davalı Osman ve dava dışı üçüncü kişilerinde bağda hisseleri bulunduğunu, davalı Fatma'nın diğer hissedarlar aleyhine 2010 yılında ortaklığın giderilmesi davası açtığını, ortaklığın giderilmesi davasının başında, bağa tek başına malik olacağını söyleyip, müvekkilinden önceki üç yıl boyunca olduğu gibi bağa bakmasını teklif ettiğini, bağın elinden çıkması halinde bağ için yapılan masrafları ödeyeceğini ve hasat yapılmasa bile hasat yapılmış gibi yarı hisseyi müvekkiline vereceğini taahhüt etmesi üzerine müvekkilinin bağa bakmaya devam ettiğini, ortaklığın giderilmesi davasının sonunda bağı davalı Osman'ın satın aldığını, müvekkilinin mahsulün yarı bedelini davalı Fatma'dan talep ettiğini, talebin reddi üzerine, davalı Osman'a başvurarak, 2011 yılı mahsulü elde edilinceye kadar ortaklığa kendisiyle devam edilmesini teklif ettiğini, Osman'ın bu teklifi kabul etmeyerek, müvekkilinin taşınmazdan derhal elini çekmesini istediğini, davalı Fatma'ın, müvekkilinin 2010-2011 yılı için bağa bakmasına sebep olduğu halde bugüne kadar yapılan masrafları ve 2011 yılı mahsulünden müvekkiline düşen payı ödemediğini, davalı Osman'ın da müvekkilinin yaptığı masrafları karşılamayarak sebepsiz zenginleştiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, bağın bakımı için yapılan toplam 12.000,00 TL masrafın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 2011 yılı mahsulünün yarı bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Fatma'dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Fatma vekili cevap dilekçesinde; davaya konu bağın ortaklığın giderilmesi davasının sonunda satışa çıkarıldığını, 02.05.2011 tarihinde yapılan ihalede bağı Osman'ın satın aldığını, böylece müvekkilinin davaya konu bağla hiç bir ilgisinin kalmadığını, müvekkilinin elinde olmayan nedenlerden dolayı ortaklığın sona ermesi nedeniyle tazminat sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalı Osman cevap dilekçesinde; davaya konu bağın hissedarıyken, ortaklığın giderilmesi davası sonunda açılan ihaleyle bağı satın aldığını, bağın mevcut haliyle kıymetinin belirlendiğini, belirlenen bu miktarı ödediğini, sebepsiz zenginleşmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; 2011 yılına ait mahsulün gelirinin yarısına ilişkin olarak davalı Fatma aleyhine açılan tazminat davasının reddine, masraflara yönelik talebinin kısmen kabulü ile 5.780,50 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 20.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Fatma ve Osman'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ile davalı Osman vekili tarafından temyiz edlmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.Davalı Osman vekilinin temyiz itirazına gelince; Somut olayda davacı, davaya konu bağ için yaptığı masrafları davalılardan müştereken ve müteselsilen talep etmiştir. Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; davalı Osman'ın, davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iade isteminde bulunulabilmesi için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Buna göre sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı Osman'ın, toplam 15.000 m2 alana sahip dava konusu bağın hissedarıyken, ortaklığın giderilmesi davası sonunda yapılan satışla taşınmaza tek başına malik olduğu, davalı Osman'ın, davaya konu bağı, satış tarihinde içinde bulunduğu durumunun bedelini ödemek suretiyle satın aldığı anlaşılmıştır. Şu halde davalı Osman'ın, davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemez. Diğer taraftan, davacı ile davalı Osman arasında, davacının talebini haklı gösterecek her hangi bir hukuki ilişki de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; davacının, bağ için yaptığını iddia ettiği masraflara yönelik olarak davalı Osman yöneltiği isteminin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün davalı Osman lehine bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.