Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10756 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2060 - Esas Yıl 2015





Davacı İ.. M.. ile davalı K.. M.. aralarındaki itirazın iptali davasına dair İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23/01/2014 günlü ve 2013/79 E. -2014/25 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 08.12.2014 günlü ve 2014/8278 E. - 2014/16027 K. sayılı ilama karşı taraf vekillerince kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı abonenin 2005 yılının 9. ayına ait su borcunu ödemediğini, fatura bedelinin tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yol yapmakla görevli bir kurum olduğunu, peyzaj çalışmaları sırasında bitkileri sulamak amacıyla su kullandığını, davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin aboneliğin devamı sırasında tahakkuk eden tüm faturaları zamanında ödediğini, 2006 yılında sona eren bir abonelik ilişkisinden dolayı 2008 yılında borç tahakkuk ettirilmesinin hukuka uygun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini ve müvekkili lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, takibin 44.026,90 TL asıl alacak, 26.709,25 TL işlemiş faiz, 2.136,74 TL faiz Kdv alacağı olmak üzere toplam 72.872,89 TL üzerinden devamına, 8.805,38 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş, Dairemizin, 08.12.2014 gün ve 2014/8278 E.; 2014/16027 K. sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, onama kararına karşı bu kez taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır. Dava; abonelik sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.HMK'nın 266.maddesi gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Bilirkişi seçimi yapılırken görüşüne başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı nazara alınmalıdır.Bu bağlamda seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Bilirkişi, raporunda, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Zira; ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.Kural olarak bilirkişi raporu hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.Taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını veya belirsiz olan hususların açıklattırılmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve uyuşmazlığın çözümü için bilirkişinin görüşünün alınmasının zorunlu olduğu açıktır. Her ne kadar dava konusu olayda, bilirkişi görüşüne başvurulmuş ise de; mahkemenin hükme esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi, mali müşavir olup, su tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı, bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur.Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Zira, 01.10.2013 tarihli raporda; davalının borcunun 72.872,89 TL olduğunu rapor edilmiş, rapora davanın tarafları itiraz edince, aynı bilirkişiden ek rapor alınmış, 25.11.2013 tarihli ek raporda; peyzaj düzenleme çalışmalarının, davalı kurumun gelir getiren hizmetlerinin bir parçası olmadığının kabulü halinde; borcun 72.872,89 TL olacağı; davalı kurumun gelir getiren hizmetlerinin bir parçası olduğunun kabulü halinde ise 122.351,28 TL olacağı bildirilmiştir. Ek rapora davanın her iki tarafı da itiraz etmesine rağmen, mahkemece, davalının davacıya 72.782,89 TL borçlu olduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Hal böyle olunaca mahkemece; su tüketimi ve uygulanan tarifelerin hesabı hakkında uzman üçlü bilirkişi heyetinden, tarafların itirazlarını karşılayan, Yargıtay denetimine açık rapor alınıp, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, konunun uzmanı olmayan bilirkişi tarafından hazırlanmış yetersiz rapora dayalı olarak hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki mahkeme kararının açıklanan bu gerekçelerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin, 08.12.2014 tarih, 2014/8278 Esas; 2014/16027 Karar sayılı “Onama” ilamının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan gerekçelerle kararının BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.