MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2013NUMARASI : 2009/378-2013/455Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. S.. S.. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av. Av. İ.. Y.. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı (Hazine) vekili dilekçesinde; davalının, Hazine adına tescil edilen (1078 parsel nolu) taşınmazın içerisinden, kaynak suyu çıkartıp kullandığını, pazarlayıp sattığını ve böylece, sebepsiz zenginleştiği ileri sürülerek; 01.01.1987-15.07.2003 tarihleri arası için kullanılan su bedelinin, 1992 yılı birim fiyatlarına göre hesaplanması sonucu belirlenen, 297.946 TL' nin, faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; kendisinin, davalı tarafça düzenlenen tutanakta belirtilen şirketin ortağı olduğunu; bu nedenle, kendisine değil, şirkete karşı dava açılabileceğini belirtip; davanın husumetten reddine karar verilmesini istediği gibi, zamanaşımı definde bulunmuş; davanın esası bakımından da, 21.11.2003 tarihinden sonraki dönemde bu taşınmazdan su alındığını; zira, önceki dönem de kendisine ait bulunan komşu (1721 nolu) parsel içerisindeki su kaynağının kullanıldığını; suyun, 0.6 lt/sn'lik debisiyle ruhsat alınarak çıkartılıp kullanıldığını; sözü edilen taşınmazın üzerine inşaat yapılması için sözleşme sonucu; ruhsatlı suyu kullanamaz hale geldiklerinden; davaya konu taşınmaz üzerinde, su çıkartılıp kullanıldığını; 3 haziran 2008 tarihinde de il Özel idaresi ile 3 yıllığına kira sözleşmesi yapıldığını; keza, bu tarihten 19.07.2003 tarihine kadar geriye doğru ise, hesaplanan ecrimisilin şirket tarafından, idareye ödendiğini savunup; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; "Dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılması nedeniyle 25/09/1998 tarihinde Hazine adına tescil edildiği, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğünce hazırlanan 10/05/2012 tarihli rapora göre Eyüp Kemerburgaz ...... Köyü/İstanbul adresindeki 0.6 lt/sn debili kaynak suyu için sunulan Hurşit ve İ.. T..'e verilen 19/09/1989 tarih ve 75 nolu Doğal Kaynak Suyu İşletme ruhsatının kapsadığı alanın neresi olduğunun ve dava konusu alanı kapsayıp kapsamadığı yönünde yapılan araştırmada dava konusu taşınmaz olmayıp 108 nolu parsel olduğunun bildirildiği, davalı İ.. T..'in sanık olduğu Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 1988/521 esas sayılı dosyasının bulunamadığı, kararının incelenmesinde suç tarihinin 29/06/1988 olup suç yerinin neresi olduğunun anlaşılamadığı görülmektedir. Tazminat talep edilen dönem 01/01/1987-19/07/2003 tarihleri arası olup bu dönem içinde 1078 nolu parseldeki su kaynağının davalı tarafından kullanımına dayanak teşkil edecek bir tutanak, delil ve belgenin bulunmadığı gibi 6183 S.Y. gereğince zamanaşımı süresi 10 yıl kabul edildiğinde dava tarihinden geriye doğru 02/11/2009 tarihine kadar dönem için talebin zamanaşımına uğradığı da dikkate alındığında tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir" gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davada, davacı hazine adına tapuda tescil kaydı bulunan taşınmazdan, su çıkartıp yararlanan davalıdan; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre hesaplanan bedelin tahsili istenilmektedir.Taraflar arasında, dava konusu taşımazdan su çıkartılıp kullanılması noktasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, talep edilen (01.01.1987-1907.2003) tarihleri arasındaki dönemde, suyun kullanılıp kullanılmadığı noktasındadır. Mahkemece, tazminat talep edilen dönem 01.01.1987-19.07.2003 tarihleri arası olup, bu dönem içinde 1078 nolu parseldeki su kaynağının davalı tarafından kullanımına dayanak teşkil edecek bir tutanak, delil ve belgenin bulunmadığı gibi, 6183 sayılı yasa gereğince zamanaşımı süresi 10 yıl kabul edildiğinde, dava tarihinden geriye doğru 01.11.1999 tarihine kadar dönem için, talebin zamanaşımına uğradığı da dikkate alınarak; davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar, mahkemece; talebin, dava tarihinden geriye doğru 02.11.1999 tarihine kadar dönem için (10 yıllık süre getiğinden) zamanaşımına uğradığı belirtilmiş ise de; talep edilen dönem, 01.01.1987-19.07.2003 tarihleri arası olduğu için; zamanaşımına uğramayan (02.11.1999-19.07.2003 tarihleri arasındaki) dönemle ilgili, mahkemece, esasa ilişkin bir inceleme yapılmasının zorunluluk teşkil ettiği muhakkaktır. Davalının, tazminat talep edilen dönemde, dava konusu taşınmazdan su kullanmadığına ilişkin tespitle ilgili inceleme ve araştırma; hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. Zira, 01.11.2008 tarihli Maliye Bakanlığı yoklama fişi tutanağında;"1078 parsel sayılı arazinin 1985 yılında 2B olarak İ.. T..'e verildiği"ifade edilmektedir. Görüldüğü üzere, davalının, tazminat talep edilen dönemde (1985 tarihinden itibaren) söz konusu taşınmaz üzerinde zilyetlik iddiası vardır. Kararda belirtildiği gibi, davalının sanık olduğu Ceza Mahkemesi kararı ise, 1988 /521 esaslıdır. Yine, 27.09.2007 tarihli zabıta memurlarının olay yerinde tuttukları tutanakta da; "1987 yılından bu yana kendisi tarafından kullanıldığı" ifade edilmiştir. Bu durumda, yukarıda sözü edilen, ceza davası dosyası getirtilip, incelenmelidir. Tutanaklarda imzası bulunan, yoklama memurları ile, zabıta memurları tanık olarak dinlenmelidir. Tüm deliller toplandıktan sonra, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.