MAHKEMESİ : ENEZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/01/2014NUMARASI : 2012/88-2014/2Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; davaya konu taşınmazın davalı Kooperatife ait olup, dava dışı Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğüne hizmet binası olarak kiraya verildiğini, 2009 yılından beri de müvekkiline lojman olarak tahsis edildiğini, müvekkilinin 17/05/2012 tarihinde akrabalarını ziyaret için Çorlu'ya gittiğini, buradan 20/05/2012 tarihinde döndüğünde evin içine yağmur suları dolduğunu ve halen çatıdan yağmur sularının akmakta olduğunu gördüğünü, evin içerisindeki bütün eşyaların ayrıca duvarların, yer döşemelerinin, elektrik tesisatının zarar gördüğünü, ev ve içindeki eşyaların kullanılamaz hale geldiğini, müvekkilinin strese bağlı olarak mide ağrılarının başladığını ve tedavi gördüğünü, evin durumu sebebi ile müvekkilinin ailesi ile birlikte akrabalarına ve tanıdıklarına gidip bir süre onlarda kaldığını akabinde başka bir ev kiralamak zorunda kaldıklarını, zarar gören eşyalar arasında el emeği eşyalarında bulunması sebebi ile manevi olarak zarar görmelerine sebep olduğunu iddia ederek, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zarar olan 10.284,00 TL'nin değişik iş tespit rapor tarihi olan 12.06.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, 15.000TL de manevi tazminatın olay tarihi olan 20.05.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kira sözleşmesinin 1.. K.. ile Tarım İl Müdürlüğü arasında akdedildiğini, kiracıya alt kiralama yetkisi verilmediğini, bu sebeple davanın davalı kooperatife ait taşınmazı alt kira yetkisi olmadan kiralayan Tarım İl Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, davacı tarafla aralarında herhangi bir sözleşme olmadığını, davada görevli ve yetkili mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının 10.284,00 TL maddi tazminat talebinin kabulü ile 12.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacının 4.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulü ile 20.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;1- Türk Borçlar Kanunu’nun 58.maddesi hükmüne göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Malvarlığında bir zarar meydana gelmesi halinde de kişinin az veya çok üzüleceği ve manevi olarak acı çekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, malvarlığı zararları bu madde kapsamına girmemektedir. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Türk Borçlar Kanununun 58.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece davacı tarafın manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 2- Somut olayda, davacı davadan evvel Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla tespit yaptırmış, ancak dava dosyasında yeniden keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmamıştır.Delil tespiti isteyenin haklarını korumak içim zorunluluk varsa veya acele hallerde mahkemece karşı tarafa tebligat yapılmadan delil tespiti yapılabilir, ancak bu durumda mahkemece delil tespiti tutanağının ve bilirkişi raporunun bir sureti derhal karşı tarafa tebliğ edilmelidir. Ancak tebligat yapılmış olsa bile somut olayda olduğu gibi cevap dilekçesinde kabul edilmemiş delil tespiti raporuna dayanılarak hüküm verilmesi kanuna aykırılık oluşturur.O halde mahkemece yapılacak iş; davacının uğradığı zararın tespiti bakımından konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasının sağlanması (alınacak raporda zarara uğrayan eşyaların hurda bedellerinin düşülmesi gerektiği hususuna dikkat edilmesi) ve sonucuna göre bir karar verilmesidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.