MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili 09.11.2010 tarihli dava dilekçesiyle; Aile Hekimliği mevzuatına göre aile hekimlerinin kendilerine kayıtlı kişilerden birincil derecede sorumlu oldukları, ücretlerini kayıtlı nüfusa göre aldıkları, yapılan değerlendirmede aile hekimlerinin kayıtlı bilgilerini güncellemediği ve silinemeyen kayıtlar nedeniyle ilgili aile hekimlerine fazla ödeme yapıldığı, bunun da kamu zararına neden olduğunun tespit edildiğini, kendilerine ölü kayıtlar nedeniyle yersiz ödeme yapılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına Kamu Zararlarının Tahsili Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince rızaen borçlarını ödemeleri konusunda tebligat yapıldığını ve davalının bugüne kadar herhangi bir ödeme yapmadığını, beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davalıya fazla olarak ödenen 2.287,38 TL anapara ve 935,68 TL faiz toplamı 3.223,06 TL'nin yasal hesaplanmasının yapıldığı tarih olan 30.11.2010 tarihinden itibaren anaparaya işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap layihasında; 15.09.2005 - 15.06.2007 tarihleri arasında ...Aile Sağlığı Merkezinde 53 no'lu aile hekimi olarak çalıştığını, çalıştığı dönemlerde bakmakla yükümlü olduğu nüfus sayısını davacı kurumdan devraldığını ve göreve başladıktan sonra güncelleme işlemlerini yaptığını, idare zararının kendisinden kaynaklanmadığını, iade isteminin yersiz olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili 29/01/2013 tarihli dilekçesi ile süresinde verdikleri cevap dilekçesini ıslah ettiklerini, davada zaman aşımı olduğunu belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı kurumun alacakta haklı olduğunu 07.10.2010 tarihli tazmin raporu ile öğrendiği; bu tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra davanın açıldığı ve davalı vekilinin süresinde zamanaşımı definde bulunduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada, davalıya yapılan ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığı iddia ve ispat edilmiş değildir. Ödemenin hatadan kaynaklandığı kabul edilmektedir. Bu durumda herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde isteneceği kabul edilmiştir.6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun md. 5 uyarınca somut olayımızda uygulanacak 818 sayılı Borçlar Kanununun 66.maddesi gereğince, "Haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttıla tarihinden itibaren bir sene ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin mururiyle sakıt olur." ifadesidir. Sözkonusu yasal düzenleme uyarınca, sebepsiz zenginleşmede zamanaşımının başlangıcı zarar görenin verdiğini geri almaya hakkı olduğuna ıttıla tarihi olup, resmi kurumlarda ise bu zamanaşımının başlangıcı dava açmak üzere emir vermeye yetkili makamın öğrenme tarihi olarak kabul edilmiştir. Somut olayda dava açmak üzere emir vermeye yetkili makam, İl ... Müdürlüğü değil; ...'dır. Öyle ise;Mahkemece dava açmaya yetkili makam olan ...Bakanlığının iddia edilen fazla ödemeyi öğrendiği tarih tam olarak belirlenmeli ve buna göre BK.66.maddesine göre, 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş ise davanın zamanaşımı yönünden reddi, zamanaşımı süresi geçmemiş ise davanın esasına girilerek ... mevzuatını iyi bilen uzman bilirkişi yada bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yaptırılarak fazla ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile zamanaşımının dolduğundan bahisle davanın reddine dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.