MAHKEMESİ : HATAY 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2014NUMARASI : 2014/367-2014/911Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; davalı (koca) ile 2005 yılında boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocuk Z... E...'nin velayetinin kendisine bırakıldığını, aradan geçen sürede kendisinin ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, bu nedenle halen ödenmekte olan aylık 200 TL yoksulluk ve 100 TL iştirak nafakasının yetersiz kaldığını belirterek; nafakaların ayrı ayrı aylık 1.000'er TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; banka kredisi borçları olduğunu ileri sürerek malvarlığı bulunmadığını, talep edilen nafakayı ödeyecek gücünün olmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davalının gelirinde enflasyon ile orantılı artış meydana geldiği, davacı ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; iştirak ve yoksulluk nafakalarının ayrı ayrı 250'şer TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, tarafların 31.03.2005 tarihinde boşandığı, 01.07.2003 doğumlu Z... E.. adında müşterek çocuklarının bulunduğu, boşanma kararı ile birlikte çocukların velayetinin davacı anneye verildiği ve müşterek çocuk lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği; ilgili miktar nafakanın artırımı talebiyle, 16.10.2012 tarihinde, davacı tarafça, nafakanın artırımı talebiyle dava açılmışsa da, takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, müşterek çocuk Z...E...nin dava tarihi itibariyle 11 yaşında olduğu, T... Koleji'nde eğitim almakta olduğu, aylık 1.460TL eğitim- öğrenim masrafının bulunduğu; davacının, önceki artırım talepli dava esnasında asgari ücretle çalışmakta iken, iş bu dava tarihinde çalışmamakta olduğu, babasından 370TL ölüm aylığı aldığı, kendisine ait evde kızı ile birlikte ikamet ettiği; davalının, ise polis memuru olarak görev yaptığı, aylık 3.000TL maaşının bulunduğu, evli ve çocuğuyla birlikte ikamet ettiği, aylık 1.100TL kira ödediği anlaşılmaktadır.Müşterek çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakasının takdir edildiği tarihten itibaren geçen sürede enflasyon ve ekonomik nedenlerle değerinin düştüğü bir gerçektir. Yaşça büyüyen çocuğun, eğitim ve öğrenim koşullarının değişmesi nedeniyle, ihtiyaçlarının arttığı da açıktır.Buna göre, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; artırılan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Daha fazla bir miktarda nafakanın artırımına gidilmesi gerekirken; yazılı şekilde az miktarda iştirak nafakası takdiri hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.