MAHKEMESİ : DEVELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2014NUMARASI : 2013/107-2014/214Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalının D... Noteri olduğu 05/03/2012 tarihinde ... yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile satıcı ve sahibi görünen S...K...'dan......plakalı aracı 20.000,00 TL ( sözleşmede 18.500,00 TL olarak gösterilmiş) bedelle satın aldığını ve bedelinde tamamen ödediğini, bu işlemden sonra aracın sahibi olarak görünen M.. K.. isimli şahsın sahte kimlik kullanarak işlem yaptığına dair Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/333 esas sayılı dosyası ile cezalandırıldığını, S... K...'nın İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkesenin 2012/1039 esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine sözleşmenin iptali davası açtığını, aracın, gerçek sahibi olan S... K...'ya teslim edildiğini, yapılan işlem nedeni ile davalı noterin kusurlu olduğunu, müvekkilinin sanayide araç tamiri, oto yıkama işi yaptığını, yapılan işlem nedeni ile halk nezdinde güven kaybına uğradığını, ciddi anlamda müşteri kaybına neden olduğunu belirterek 10.000,00 TL manevi tazminat talepleri ile birlikte araç bedeli olan 18.500,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet edeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kusurunun olmadığını, M.. K.. isimli şahsın hem resmi evrakta sahtekarlık suçundan hem de davacı M.. K..'ı dolandırmak suçundan yargılanıp mahkum edildiğini, bu nedenle müvekkiline husumet düşmeyeceğini, gerek sözleşmeyi hazırlayan personel ve gerekse imzalayan müvekkilinin gerekli özen ve dikkati gösterdiğini, bir ihmalin söz konusu olmadığını, araç tescil belgesinin orjinal olduğunu, ehliyette bulunması gereken yasal asli unsurların mevcut olduğunu, ehliyetin iğfal kabiliyetinin bulunduğunu, davacı tarafın iddiaların haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkeme tarafından ; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; noterin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 162.maddesine göre, ''Noterler bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar''. Bu maddeye göre noterlerin sorumluluğu Kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumlulukta ise zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur, aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.Sorumluluk Hukukunun önemli ögelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada; mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Somut olayda, ihbar olunan M.. K..'nın sahte ehliyet ile aracın satışını yaptığı, bu suç nedeniyle Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2012/33 E. 2013/9 K. sayılı kararı ile mahkum edildiği anlaşılmaktadır. Üçüncü kişinin ağır kusuru illiyet bağını kesen nedenlerden birisi olsa da, sahte ehliyet ile dolandırıcılık suçunu işleyen kişinin bu suç nedeniyle mahkum edilmesi tek başına illiyet bağını kesen bir sebep olarak nitelendirilemez. Mahkeme tarafından olayın tüm safahati ile ele alınıp, eldeki belgeler ve olayın gelişim aşamaları hep birlikte değerlendirilip, illiyet bağının kesilip kesilmediğine ondan sonra karar verilmesi gerekirdi. Mahkemenin illiyet bağının kesilmediği kanaatine ulaşması halinde de tarafların kusurları var ise ne oranda kusurlu olduklarının araştırılması, daha sonra zarar yönünden bir karar verilip verilmeyeceği yönünde değerlendirme yapılması gerekirken, peşin olarak suçu işleyen şahsın sırf Ağır Ceza dosyasında mahkumiyet aldığı gerekçesiyle illiyet bağının kesildiği düşünülerek davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.