Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10625 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15098 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2013NUMARASI : 2011/667-2013/277Taraflar arasındaki adi ortaklığın tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacı murisi Y... Y... ile davalı B.. Y..'in öz kardeş olup, 1988 yılından Y... Y...'in vefat tarihi olan 12.08.2010'a kadar bir adi ortaklık çatısı altında birlikte çalıştıklarını, müteveffa ile davalının Zeytinburnu İstanbul adresinde bulunan işyerlerinde kağıt fabrikalarına makine üretimi ve tornacılık işiyle meşgul olduklarını, işyeri olarak kullandıkları İstanbul ili Z.... ilçesi, .. pafta , ... ada, ... parsel numarasında kayıtlı bulunan taşınmazın 1/2 hissesinin tapuda davalı B.. Y.. 1/2 hissesinin ise davacılar murisi adına kayıtlı iken murisin vefatı sonucu davacılara intikal ettiğini, ilgili işyerinin SGK da..... Sicil numarasıyla kayıtlı olduğunu, ilgili işyerinde 1988 yılından 1999 yılına kadar müvekkillerinin murisi sigortalı çalışan gibi gösterildiğini, 1999 yılından müvekkillerinin murisinin sigortalı çalışan gibi gösterildiğini, ancak maddi gerçeğin bu yönde olmadığını, davacıların murisinin vefatının ardından davalının vergi borçları, sigorta prim borçları gibi maddi külfetler nedeniyle ortak sıfatını inkar ettiğini, davalının ortak olduğunu inkar etmesi karşısında davacıların, ortaklığın borçlarını yüklenmek tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını davalının amacının bu olduğunu, ileri sürerek davacıların murisleri ile davalı arasında bir adi ortaklık ilişkisinin bulunduğuna ilişkin bir tespit kararı ihdas edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Davacı ileride açacağı eda davasına esas olmak üzere davalı ile aralarındaki adi ortaklığın varlğının tespiti için bu davayı açmıştır. İlerde açılacak eda davasının delilini oluşturmak üzere ayrı bir tespit davası açılamaz. Eda davası açılması mümkün olan hallerde o davada ileri sürülebilecek ve incelenebilecek olan hukuki ilişkinin varlığı için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Hukuki yarar dava şartlarından olup, mahkemece bu yönün resen gözetilmesi ve dava şartı gerçekleşmediğinden davanın bu nedenle reddi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Eda davası davası açılabilecek konularda tespit davası açılmasının davacı yararına hukuki bir yararı bulunmadığından adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi eda davasına konu olabilecekken adi ortaklığın tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.