MAHKEMESİ : GEMLİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/07/2014NUMARASI : 2013/35-2014/363Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar Süleyman, Esma ve Ahmet vekili ile davalı D.. Y.. vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 09/06/2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı D.. Y.. vekili Av. H.. K.. geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; davalı kayınpeder S.. Y.. ile anlaşıp, davalıların müşterek murisler adına kayıtlı 421/A-1 parseldeki taşınmazda halı saha tesisi yaptığını, davalıların 150.000 TL'lik katkısı dışında tüm masrafların davacı tarafından karşılandığını, tesisin günlük gelirin ½ sinin davalılara verildiğini, daha sonra anlaşmazlık çıkınca davalıların formalite gereği yapılan kira sözleşmesine dayanılarak müvekkilini tahliye ettirdiğini belirterek, 350.000 TL faydalı ve zorunlu masraf bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalılar (Süleyman, Esma, Ahmet) vekili, cevap dilekçesi vermemiş, yargılamada tesisin müvekkiller tarafından yapıldığını, 2007 yılında bittiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.Davalı D.. Y.., cevap vermemiş yargılama yokluğundan yapılmıştır.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 250.641.57 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Hükmü, davalı D.. Y.. vekili ile diğer davalılar vekili temyiz etmektedir.Dosya kapsamından; davalı D.. Y..'e çıkartılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat parçalarının incelenmesinde; “muhatabın adresinde bulunmadığından, muhatap ile aynı konutta beraber ve sürekli oturduğunu beyan eden İ...Y...'e“ tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Herbiri farklı adreslerde bulunan davalı A.. Y.., S.. Y.. ve A.. Ö.. adına çıkartılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligatların da yine "aynı adreste sürekli oturduğunu" beyan eden İbrahim Yiğit'e tebliğ edildiği görülmektedir.Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi -e Tebligat Tüzüğünün 22. maddesine göre; “Muhatap namına tebligat yapılacak aile ferdi ya da müstahdemin muhatapla birlikte oturması şarttır.” Davalı İ... Y...dışındaki davalılara yapılan tebligatlar da gözönüne alındığında, davalı Durmuş'a yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır.Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.Somut olayda; yukarıda açıklandığı şekilde davalıya yargılama sırasında yapılan bütün tebliğatlar usulsüz olup, dava davalının yokluğunda sonuçlandırılmıştır.Bu bağlamda; davalı duruşmaya çağırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36.maddesi ile HUMK’nun 73, 6100 sayılı HMK 27 ve A.İ.H. Sözleşmesinin 6.maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe ve Hukuki Dinlenilme Hakkı'nın kullanılmasına imkan verilmeden hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Prof. Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd).Davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, davalıya yapılan tebliğatların usulüne uygun olmadığı üzerinde durulmadan ve buna göre taraf teşkili sağlanmadan, davalının yokluğunda yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazları şimdilik incelenmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılardan D.. Y.. vekili için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılardan D.. Y.. vekiline verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.