Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10593 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 276 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2012/555-2014/623Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 09.06.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden taraflardan davalı H.. S.. vekili Av. S.. Ç.. geldi. Davacı vekili Av. O.. K.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacı ile davalının, davacının sahibi bulunduğu taşınmazın batı tarafından 3125 metrekare yüzölçümlü bölümünün davalıya satışı konusunda anlaştıklarını, satış bedeli olarak 17000 Avro peşin olarak alındığını; ayrıca, davalıya ait 70 m2 iş yerinin kendisine verilmesi şeklinde bedelin kararlaştırıldığını; yapılan sözleşmede, taşınmazın 4579 metrekare yüzölçümlü bölümünün davalıya satılmadığı ve davacıya ait olduğunun açıkça belirtildiğini; davalının satın aldığı 3125 m2 yüzölçümlü bölümün tapuda bölünememesi nedeniyle taşınmazın tamamının tapuda davalı adına kayıtlı olacağını, tapunun bölünmesi mümkün olduğunda, davalı tarafından artan bölümün tapuda davacıya devredilinceye kadar davalının T... ilçesindeki taşınmazının tapusunu ve ayrıca 100.000 TL bedelli senedin verildiğini, 25/02/2006 tarihli sözleşmede tarafların bu konuda anlaştıklarını, sözleşmenin tamamen uygulandığını; buna rağmen, davalının, yaklaşık altı ay sonra davacıya teminat olarak verdiği T... ilçesindeki 1103 parsel sayılı taşınmaz ile senedi, arkadaş olduklarını uygun bir yer alacağını söyleyip davacıyı ikna etmek suretiyle geri aldığını; davalının, sonrasında 3125 m2 ile satışa konu edilmeyen geri kalan bölümü tapuda üçüncü bir kişiye sattığını ileri sürerek; şimdilik 25.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında, talebini, ıslah etmek suretiyle 398.125,91 TL'ye çıkartmıştır.Davalı vekili savunmasında; dava konusu taşınmaz bölümünün 3. kişiye satışı konusunda pazarlığı davacının yaptığını, bedelini de davacının aldığını, kendisinin sadece tapuda malik olarak görünmesi sebebi ile resmi senedi imzaladığını, kendisi tarafından tahsil edilen satış bedeli bulunmadığını bildirerek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi, mahkemeye sunmuş olduğu 10/12/2013 tarihli raporunda; edimin ifasının imkansız hale geldiği tarih olan 20/01/2009 itibariyle Denkleştirici Adalet İlkesi uyarınca ödenen bedelin ulaştığı değerinin 284.717,41 TL olduğu belirtilmiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile, 284.717,41 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen bu karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 6100 sayılı HMK'nın 33.maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK'na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Dava, inanç sözleşmesine dayanan alacak isteminden ibarettir. İnançlı işlemlerde, başkasına bir hak devreden tarafa inanan, bir hakkı devralan tarafa da inanılan denilmekte, inanılan tarafın elde ettiği hakkı, taraflarca güdülen amaç sona erince veya gerçekleşince inanana ya da üçüncü bir kişiye devretme taahhüdünü taşıyan sözleşmeye de inanç sözleşmesi denilmektedir (Tekinay/ Akman/ Burcuoğlu/ Altop, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1988, sh.560) .5.2.1947 gün 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, inançlı işleme dayalı bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir.Taraflar arasında inanç sözleşmesi bulunmakta ve yazılı şekilde yapılmış olması nedeni ile geçerli olup; ancak, bu sözleşme gereğinin yerine getirilmesi veya aynen ifanın mümkün olmadığı durumlarda ise sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat talep edilebilir.Bu durumda, ortada mahkemenenin kabulünde olduğu gibi, geçersiz bir satış sözleşmesi bulunmadığından dolayı, olayda denkleştirici adalet ilkesinin uygulama yeri bulunmamaktadır.Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler gözetilerek, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 21.02.2006 tarihli sözleşmenin, geçerli bir inanç sözleşmesi olduğu kabul edilerek, dava konusu taşınmaz bölümünün 3. kişiye satış tarihi olan 20/01/2009 tarihi itibariyle ifanın imkansız hale geldiği kabul edilip, bu tarihteki taşınmazın davacı hissesine düşen miktarın rayiç değerinin belirlenerek, bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.