Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10541 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17435 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2014NUMARASI : 2014/23-2014/290Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, davalının 19.08.2005 tarihli tutanak ile kayıtsız sayaç kullanmak suretiyle kaçak su kullandığını belirterek 4.984 TL kaçak su bedeli ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 8.637.37 TL nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde, kaçak kullanımdan sorumlu olmadığını beyan etmiş, süresinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur.Mahkemece, 19.08.2005 tarihli tutanağın tashih edilmesi ile 17.11.2009 tarihli tanzim edilen yeni tutanak ile davacı kurum tarfından takip yapılması ve dava açılmasına ilişkin olurun 29.12.2009 tarihinde verilmesine rağmen, takibin 10.09.2013 tarihinde açılmış olması nedeniyle haksız fiil zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından, 19.08.2005 tarihli tutanak ile E... Apartmanı Yönetimi aleyhine kayıtsız sayaç kullanmak suretiyle kaçak su kullanıldığının tespit edildiği, apartman yönetimi aleyhine 19.10.2006 tarihinde açılan itirazın iptali davasının, mahkemece; apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığından, davanın husumetten reddine karar verildiği, hükmün onama ilamı ile 17.01.2008 tarihinde kesinleştiği, kaçak su tutanağının davalı yönetici aleyhine 17.11.2009 tarihinde tashih edilerek, 10.09.2013 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalının vaki itirazı üzerine 13.01.2014 tarihinde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davada, abone olmayan davalıdan kaçak su kullanım bedeli talep edilmektedir. Davacı kurum, abone sözleşmesi yaparak ve böylece karşı edimi borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmaktadır. Davalı ise, sözü edilen hizmetten sözleşme yaparak yararlanacağı yerde, abone sözleşmesi yapmadan karşılıksız ve kaçak su kullanarak hizmetten yararlanmış bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 12.10.2011 tarih, 2011/7-690 E. - 2011/617 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, davalının sözleşme yapmaksızın hizmetten yararlanmış bulunması sonucunda, taraflar arasındaki dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmeli ve davacı idarenin bu gibi durumlarda belirlediği kurallara uygun bedelin davalı tarafından ödenmesi, bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olmasının gerekli ve yeterli görülmesi gerektiği açıklanmışır. Bu durumda, taraflar arasında “sözleşme benzeri” bir ilişki kurulduğuna göre, zamanaşımı süresinin BK'nın 125. (TBK'nun 146.) maddesi gereğince 10 yıllık süreye bağlı olduğu ve tutanak tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece; davanın esası hakkında inceleme yapılarak, taraflardan delilleri sorularak, davacı kurumun uğradığı zararın tespit edilmesi için gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.