Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10535 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3234 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : UŞAK 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2003/453-2013/332Taraflar arasında görülen maddi-manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili ve davalı N.. E.. vekili ile davalı E.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar; 06 .. 16 plakalı aracı Uşak 1.Noterliğinde ... yevmiye numaralı satış sözleşmesiyle 16.500,00 TL karşılığında satın aldıklarını, daha sonra satış işleminin sahte vekaletname ile yapıldığını öğrendiklerini, aracın plakasının dahi sahte olduğunun anlaşıldığını, satışa konu aracın asıl sahibine teslim ve iade edildiğini, bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradıklarını, sahte evrakla satış yapan davalıların ve evrakın gerçek olup olmadığını araştırmadan işlem yapan diğer davalı noterin kusurlu ve zarardan sorumlu olduğunu öne sürerek, 20.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacılar vekili 16/09/2003 tarihli celsede davalı Temel Yılmaz Şimşek aleyhine açtıkları davadan vazgeçtiğini beyan etmiştir. Davalı N.. E..; sözleşmede satıcı durumunda bulunan davacı F.. K..'ün vekaletnamede soyisminin Göçkün yazılmış olduğunun hatırlatıldığını, ancak rıza göstermeleri üzerine davacıların işlerinin görülmesi amacıyla iyi niyetli olarak satış sözleşmesini düzenlediğini, kendilerine sunulmuş olan vekaletnamenin sahteliğini anlamalarının mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar, davaya karşı cevap dilekçesi vermemişlerdir.Mahkemece; iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı T.. Y.. hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı (noter) N.. E.. aleyhine açılan davanın reddine; diğer davalılar N.. K.. ve E.. Ö.. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 16.500,00 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraflar temyiz etmişlerdir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bent dışında sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davacıların, davalı (noter) N.. E.. hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazına gelince;1512 sayılı Noterlik Kanununun "Noterlerin Hukuki Sorumlulukları" başlıklı 162.maddesine göre "Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, noterler, işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra gereği ödediği miktar için işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir."Bu maddeye göre, noterlerin sorumluluğu "Kusursuz sorumluluktur." Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır.Teoride ve uygulamada; mucbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.Noterlik Yasası'nın 72.maddesi gereğince; noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması ve gerçek maliki iyi tespit edememesi, hatalı ve eksik bir işlemdir. Somut olaya gelince, davacı, davalı noter tarafından yapılan araç satış işleminde özenli inceleme yapılmaması nedeniyle uğradığı zararın tazminini istemiştir.Davaya konu satış işlemi sırasında satıcının, sahte motorlu araç tescil belgesi ve vekaletname kullanarak satış işlemini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Satış işlemi sırasında sahte belge kullanıldığının anlaşılabilmesi davalı noter yönünden zor ise de, kimlik belgesi, motorlu araç tescil ve trafik belgesi, vekaletname ile ilişik kesme belgelerinin karşılaştırılması zorunludur. Satış işlemi sırasında sunulan sahte vekaletnamenin başlığında Kadıköy 1.Noterliği tarafından düzenlendiği belirtilmesine rağmen, vekaletnamedeki mühürde Kadıköy 4.Noterliğini mührünün vurulduğu, davacı F.. K..'ün vekaletnamede soyisminin Göçkün yazılmış olduğu ve vekaletnamede karalama bulunduğu anlaşıldığından bu farklılıkların nedeni konusunda kuşkulanılıp gerekli araştırmanın yapılması gerekir. Resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan davalı noterin daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeni ile dikkat ve özen görevi bulunmaktadır. Bu farklılıkların nedeni konusunda da gerekli incelemenin yapılmaması da davalı noterin özenli davranmadığını ve kusurlu olduğunu göstermektedir.Yerel mahkemece zararın kapsamı belirlenerek olayın gelişim biçimine göre davalı noterin kusuru da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davalı noter yönünden istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Davalıların, hükmedilen manevi tazminata yönelik temyiz itirazına gelince;Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi (TBK.nun 58. md.) hükmüne göre manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Malvarlığında bir zarar meydana gelmesi halinde de kişinin az veya çok üzüleceği ve manevi olarak acı çekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, malvarlığı zararları bu madde kapsamına girmemektedir. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece davacı tarafın manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Bozma sebep ve şekline göre davalı N.. E..'in vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.