Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10532 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3339 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 8. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2014NUMARASI : 2014/599-2014/1671Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında görülen boşanma davası ile davacı lehine yoksulluk nafakası hükmedildiğini, boşanmadan sonra müvekkili davalının sağlığının bozulmaya başladığını ve bu sebeple emekli olmak zorunda kaldığını, davacının ekonomik durumunun ise müvekkilinden çok daha iyi olduğunu belirterek boşanma davası ile bu sebeple boşanma ile hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve davalının yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, davalının halen uzman doktor olarak özel bir klinikte çalıştığını, ekonomik durumunun ve yaşam koşullarının çok iyi olduğunu, kendisinin ise emekli maaşından başka bir gelirinin bulunmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının zaman içerisinde sağlık durumunun bozulması sebebiyle çalışamadığı, her iki tarafın da emekli maaşlarından başka gelirleri olmadığı, bunun yanında davacının kirada, davalının ise kendi evinde oturduğu, böylece yoksulluk nafakasının ödenmesini gerektiren şartların ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın kabulüne, aylık 750 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.Tarafların sosyal-ekonomik durumlarının araştırmasından; davacının emekli doktor olup aylık 2500 TL emekli maaşı aldığı, yaşadığı evin kira olup olmadığının tüm dosya kapsamı itibari ile tespit edilemediği, davalının ise emekli hemşire olduğu ve aylık 1300 TL emekli maaşı aldığı, kendisine ait evde oturduğu ve kira giderinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir. Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. O halde; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği gözetilerek, tarafların mevcut durum itibariyle sosyal ekonomik durumları da dikkate alındığında, nafakada hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekirken davanın tümden kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.