Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10524 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7517 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dilekçesi ile; müteveffanın davacılardan ... ve...u olduğunu, olay günü ikamet ettiği köyde elektrik olmaması ve elektriğin düşük olması nedenleri ile trafodaki arızayı gidermek üzere çevresinde hiçbir engel ve korkuluk olmayan trafoya çıktığını ve elektriğe kapılarak hayatını kaybettiğini iddia ederek, müvekkilleri lehine fazlaya dair haklarını saklı tutarak toplam 3.000 TL maddi tazminat ile toplam 90.000TL manevi tazminatın davalı kurumdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunmuş, ayrıca müteveffanın olaya kendi kusuru ile sebep olduğunu, davalının sorumluluğu olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davacı ...'in dava açıldığında ölü olduğu anlaşıldığından davacı yönünden davanın reddine, davacılar ..., ... ve ...'ın davalarının kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-) Somut olayda, davacılardan Salih'in 05.10.2010 tarihinde müteveffanın çocukları olan ..., ... ve ...'a vasi olarak tayin edildiği, kısıtlılık kararının kaldırıldığına ilişkin dosyada herhangi bir delilin bulunmadığı, buna rağmen davanın ... tarafından, adı geçen çocuklara vesayeten açıldığı ve yürütüldüğü görülmektedir.Kısıtlanmayı gerektiren bir durumu bulunan kimse mahkeme kararı ile kısıtlanarak, kendisine bir vasi atanır. Vasi, vesayet altındaki kısıtlıyı hukuki işlemlerde temsil etmekle görevlidir.(MK. madde 403)Kısıtlının tek başına dava açması mümkün değildir. Davada yasal temsilcisi olan vasisi tarafından temsil edilmesi gerekir.Dava ehliyeti ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu hususlar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece res’en gözetilmelidir. Somut olayda, davacılardan ..., ... ve...'ın vesayet makamı tarafından 05.10.2010 tarihli karar ile kısıtlanmış olup, kendilerine bir vasi atanmıştır.Türk Medeni Kanununun 462/8.maddesine göre; acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması durumunda vesayet makamının izni gereklidir.Bilindiği üzere taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti Medeni Hukuktaki, medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin Medeni Usul Hukukunda büründüğü şekildir. Gerçekten, kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları Medeni Kanuna göre belirlenir (HUMK m.38,HMK m.50,MK m.8, m.48).Buna göre medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (MK m.8) ve tüzel (MK m.48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine sahiptir. Taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucu olup; usul hukuku anlamında suje olma, usul hukukundan yararlanma yeteneğidir.Her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir; dolayısıyla gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade ehliyeti ölümle sona ereceğinden, ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur.Bir davada tarafların, taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır. Bu nedenle, davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olmadığı mahkemece kendiliğinden gözetilir ve dava esasa girilmeden reddedilir.Öte yandan sıfat, dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) ilke olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı o hakkın sahibine ait olacaktır. Buna uygulamada aktif husumet denilmektedir.Bu noktada, husumet konusu davanın her safhasında ileri sürülebilir ve mahkemece re'sen, karşı tarafın, bu yollu bir savunmanın yapılmasına, rızası olup olmadığına bakılmaksızın, incelenerek gözönünde tutulur.Hemen ifade etmek gerekir ki, davacı olma sıfatı, dava konusu hakkın sahibine ait olduğundan, mahkemece davacının gerçekten taraf sıfatına sahip olduğu tespit edildikten sonra ancak dava konusu hakkın esasına ilişkin inceleme yapılabilir.Taraf ehliyeti davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişi, taraf ehliyetine sahip olsa bile, bu kişinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yok ise, dava konusu hakkın esasına dair karar verilemez. Davanın sıfat yokluğundan reddine dair verilen karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp, taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden esasa ilişkin bir karardır.Bu bağlamda mahkemece, öncelikle davacı hakkındaki vasi tayini kararının devam edip etmediğinin tespit edilmesinden sonra, devam etmesi halinde ise, vasi tayin edilen davacı ...'in vasi tayin edilen kişiler adına dava açılabilmesi için vesayet makamının izni gerekeceğinden ( MK. madde 462/8 ) vasiye dava açmaya izin kararı alıp ibraz etmesi için süre verilip, bu eksikliklerin tamamlanmasından sonra, HMK. 27 ve 31., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1-3, İnsan Haklar... Beyannamesinin 8 ve HMUK.nun 77.maddelerine göre, davacının makul süre içinde adil yargılama hakkının şartlarının oluşması ile ve sunulan delillere göre yargılama yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.2-) Bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.