Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10513 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7896 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; davaya konu adreste dava dışı ...'ın abone olduğu fakat fiili kullanıcının davalı şirket olduğu, bunun 30.04.2010 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağı ile de sabit olduğundan bahisle, davalı aleyhine enerji tüketim bedeli borcunun tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu adreste 23.10.2009'dan bu yana dava dışı ...'ın kiracı olduğu, takibe konu olan tahakkuk dönemlerinin dava dilekçesinde gösterilmediğini, kaçak tutanağının düzenlendiği tarihte ise davalı şirketin adı geçen adreste hiçbir faaliyetinin olmadığını, kaldı ki fiili kullanıcı olsa bile kullanım bedelinden asıl abonenin sorumlu olacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalı şirketin ticaret sicil dosyası getirtilmiş ve kuruluşundan dava tarihine kadar kayıtları incelenmiş ... isimli bir ortağının bulunmadığı adresinin de....olduğu, tutanağın düzenlendiği adreste hiçbir zaman yerleşik olmadığı, ortaklarının .... ve ....olduğu belirlenmiş, sunulan kira sözleşmeleri, vergi levhası suretleri, 09/04/2010 tarihli sayaç mühürleme tutanağı incelenmiş, kaçak tutanak adresinde ...'ın işyeri sahibi olduğu görülmüş, bu sebeple tutanak tutulan adreste davalı şirketin kaçak elektrik kullanmadığı ve husumetin doğru yöneltilmediği kanaatine varılmış davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak abone sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında abone sözleşmesi olmadığı için davalının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu yoktur. Bu noktada davalı şirketin fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Dosyada bulunan borç dökümüne bakıldığında 2008/2.dönem ile 2010/5.dönemler arası olduğu, vergi levhalarına bakıldığında davaya konu adreste 08.03.2006 tarihinde ...'ın, 23.10.2009 da ....'ın işe başladığı, aynı yere ilişkin 01.03.2006 başlangıç tarihli ... 24.10.2009 başlangıç tarihli ....'ın kiracı olarak kira sözleşmelerinin bulunduğu, davalı şirkete ait ticaret sicil dosyasına bakıldığında ortaklarının .... ve... olduğu, yine aynı adrese ilişkin 30.04.2010 tarihli davalı şirketin fiili kullanıcı olarak tespit edildiği kaçak tespit tutanağının bulunduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece yapılacak iş, dosya arasında bulunan ve yukarıda sayılan bilgi ve belgeleri de değerlendirerek, gerekirse yerinde keşif yapmak suretiyle davalı şirketin fiili kullanıcı olup olmadığını tespit etmek olmalıdır. Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.